İslam şairi nasıl mürteci şair oldu!

İslam şairi nasıl mürteci şair oldu!

HÜSEYİN ÖZTÜRK

Mehmet Akif'i anlamak başka, anlatmak başkadır. İnancıyla dili birdir. Ameliyle sözü birdir. Nasıl inanıyorsa öyle söyler, nasıl söylüyorsa öyle inanır. Bütün ömrü bu temel üzere şekillenmiştir.

Safahatı ve hayatını okuyanlar böyle olduğunu, Hak hatırından başka hatır tanımadığını, dünyaya zerre meyil etmediğini ve duymadığını bilir.

Evindeki tek kilimi bile kapıya gelen muhtaca verecek kadar dünyadan uzaktır. Onun bağlı olduğu bellidir. Kitabımız Kur'an ve Peygamberimizdir.

Bu karakteri ve ahlakıyla o elbet bir İslam şairidir. Peki, Milli Mücadele'de "İslam şairi" iken nasıl "Mürteci şair" olmuştur

D. Mehmet Doğan'ın kaleminden okuyalım:

"Akif 'İslam şairi' olarak Milli Mücadele'nin sivil kahramanıdır. Cumhuriyet'in ise 'mürteci" şairi!

Milli Mücadele'de büyük hizmetleri görülen Akif'in nitelemesinden 'İslam' kaldırılmış, yerine 'mürteci' kelimesi konulmuştur.

Bu 'mürteci şair' unutturulmalı, nisyana gömülmelidir. Öyle yapılmıştır ama 27 Aralık 1936'da vefatından sonra adeta yeni bir hayata başlar.

Ülkenin milli marşını yazan şair vefat eder, üstelik vefat eden eski bir milletvekilidir. Usulen resmi merasim yapılması bir yana, vilayete ve rektörlüğe talimat verilmiştir.

'Cenazeye katılmayın, öğrencilerin ve memurların katılmasına mani olun!' Fakat bu sefer emir demiri kesmez ve üniversite talebeleri tehditlere aldırmayarak, Akif'in cenazesine sahip çıkıp, halk ve gençler, büyük şairi şanına yakışır şekilde son yolculuğuna uğurlar".

12 Mart 1921'de Mecliste ittifakla kabul edilen marşın müellifi, 15 sene sonra daha İstiklal Zaferi'nin sevinci bile tam olarak yaşanmadan nasıl olur da devlet tarafından dışlanır

Bu hal şunu göstermektedir. İnönü ipleri eline almış ve milletin kurduğu devletten milleti dışlama siyasetine başlamış demektir. Buyurun devrin zihniyet değişikliğine:

"Mithat Cemal Kutay