İbn-i Battuta ve Evliya Çelebi'den bugüne Denizli

İbn-i Battuta ve Evliya Çelebi'den bugüne Denizli

HÜSEYİN ÖZTÜRK

Denizli; Batı Anadolu'nun yahut İç Ege'nin; tarih, coğrafya, kültürel ve ticaret bakımından en gizemli şehirlerindendir.

Ülkemizin ana dinamosu sayılır. Tarih, coğrafya, kültürel ve ticari bakımdan yarışılması zor şehirlerimizdendir.

Beylikler ve Selçukluların Anadolu'ya ilk gelişlerinden itibaren yerleştikleri şehir olan Denizli, o tarihten bugüne; aklıyla kalbini, kalbi ile aklını dengede tutarak çalışıp, geçmişe ve bugüne sahiplik eden bir şehirdir.

Özellikle ekonomik ve kültürel manada asla yerlilik ve millilikten taviz vermeyen, bu özelliğini de mütevazılıkla muhafaza ederek, geçmişle bugün arasında sağlam köprüler kuran bir şehirdir.

İbn-i Battuta ve Evliya Çelebi'nin de hayretlerle dile getirdiği gibi Denizli, bütün bir Selçuklu ve Osmanlı coğrafyası içerisinde seçkin ve seçilmiş bir yere sahiptir.

Geçtiğimiz hafta yolumuz Denizli'ye düştü. Uzun yıllar var ki gitmemiştim. İlk gidişim vatani vazifem gereği olmuştu.

İkinci gidişim, 2011 yılıydı. "Tarihin ve Medeniyetin Beşiği" isimli çarşılar kitabını hazırlarken varmıştım. Her gittiğimde çalışarak değişen bir Denizli bulmuştum.

Bu sefer de 14 yıl sonra uğrak vurduk. Son 14 yılda bir şehir bu kadar mı değişir Bu kadar mı gelişir Böylesine mi tanınmaz hale gelir Şaşmamak mümkün değildi.

Ekmeğini pamuktan ve taştan çıkaranların şehri Denizli ve civarı, sanki gökyüzünden paraşütle bu topraklara kondurulmuş gibidir.

Tarih ve kültür turizmi bakımından yine örneğine az rastlanılan bir şehirdir. Böylesine değiştiğini görünce daha önce gelip gittiklerimi, gelip gitmek saymadım.

Denizli'nin şahsında, millet-devlet bütünleşmenin ne demek olduğunu da gördük. Milletimizin devletimize, devletimizin milletimize sadakatine şahitlik ettik.

Tabii bu sadakatin şehirlerdeki temsilcisi validir. Denizli'de de böyle bir vali var. Ömer Faruk Coşkun Vali, Denizli'yi bağrına basmış, Denizliler de onu yâr eylemişler.