Hacı Bayram, İstiklal Marşı ve Babam

Ankara'nın kadim sahiplerinden birisi Hacı Bayram Veli Hz.leridir.

Mehmet Akif Ersoy da; sadece Ankara değil, millet ve devlet olarak istiklalimize giden yolda verdiği emeklerle, yaptığı vaaz ve çıkardığı dergilerle ve tabi esas İstiklal Marşı ile Ankara'nın kadim sahiplerindendir.

Babama gelince, o da Ankaralı olarak elbet sahiplerindendir. Babamdan söz etmemin sebebini derç ederek dile getirmek istediğim mevzumuza dönelim.

Babam rahmetliyi 12 Mart 2003 tarihinde ahirete yolcu etmiştik. Hacı Bayram Hz.lerinin muhibbanı ve Akif'in, Hamamönü'nde yaşadığı Taceddin Dergâhına komşu idi.

Bu sebeple üçünü birden zikretmeyi kendime borç bildim. Rabbim her üçünü de ahirette komşu eylesin. Âmin!

Geçtiğimiz hafta yolum Ankara'ya uğramıştı. Her gidişimde mutat hale getirdiğim Hacı Bayram Hz.lerinin türbesini ziyaret ettim ve camide babamla birlikte namaz eda ettiğimiz köşede bir miktar kalıp, geçmişi yâd ederek, vazifemi ifa etmek nasip oldu.

Hafta içi olmasına rağmen hem türbenin önü hem de caminin içi sanki bayram namazı imiş gibi doluydu. Bir taraftan sevindim, bir taraftan hüzünlendim.

Hüznümün sebebi, camiyi dolduran insanların yaş ortalaması 50 ve daha çok 60 yaş üzeriydi. Alt ve üst kat bu yaşlarla doluydu.

Gözlerim gençleri aradı. Nadiren rastladıklarım oldu ama aklımdan şunlar geçti. Maddi kalkınmaya verdiğimiz önemi maalesef manevi kalkınmaya verememişiz.

Bu bir şikâyet değil yanlış anlaşılmasın. Ayrıca genç nüfusun zerre kadar suçu yok. Eğer bu halden şikâyet edilecekse, dönüp biz ebeveynlere bakmalıyız. Hepimiz suçluyuz.

Mübarek Ramazan ayında, Hacı Bayram Hz.lerinden söz edecektim ama şunu da paylaşayım da niyetime öyle döneyim.

Geçenlerde değişik üniversitelerden mezun olmuş bir hayli gençlerle çeşitli yerlerde karşılaştım ve sohbet sırasında hemen hepsine şu soruyu sordum:

"İstiklal Marşı, Birinci Mecliste kaç yılında kabul edilmiştir"