Dünyada İslam'ın En Sağlam Kalesi Türkiye'dir
Hemen başta söyleyiverelim.
Yazının başlığındaki hakikati bizden çok bütün Haçlı Batı bilmekte ve bu sebeple, tek hücum sahaları devletimizdir, milletimizdir.
Sadece milletimizin büyük ekseriyetinin Müslüman olması hasebiyle değil. Coğrafi ve tarihi geçmişi itibariyle de böyledir.
Haçlı Batı, Siyonizm ve içimizdeki tapıcıları malum siyasi cephenin, milletimiz ve devletimiz üzerine tezgâhladığı ekonomik, sosyal, siyasi ve kültürel ihanetlerinin nedeni, yalnızca Müslüman ülke olmamız da değildir.
Topyekûn milletimizi dininden koparsalar ve aileyi paramparça edip, her parçasını lime lime sokaklara salsalar bile bu topraklardan, mezarlıklarımıza kadar tarihi silip süpürmeden, yani yeni bir Moğol hareketi başlatmadan düşmanlıkları ilelebet sürecektir.
Dışımızdaki Moğollardan çok içerideki Moğollara karşı devletimiz, hükümetimiz ve Cumhur İttifakı, başta "aile" olmak üzere İstiklal ve istikbalimizin temini için "Milli Mücadele Yasaları" çıkarıp yürürlüğe koymalıdır.
Bu mesele sadece Cumhurbaşkanımız Erdoğan'ın derdi değildir. Gerçekten ahiret gününe inanan değil, tam iman eden herkesin derdi olmalıdır.
"Dünyada İslam'ın en sağlam kalesi Türkiye'dir" derken, esasında tüm insanlık âlemi ile İslam âleminin de kalesidir.
Bu cümleden yola çıkarak içimizdeki ve dışımızdaki Türkiye düşmanlarının her fırsatta ülkemize ve milletimize karşı; terör örgütlerinin, siyasetin ve ekonomik çevrelerin neden ittifak ettikleri sanırım anlaşılabilir.
Bir şuur kaybı yaşıyoruz. Şuursuzluğu şuur olarak kabul eder hale geldik. Oysa millî şuur; bir milletin, kendini duyması ve bilmesidir.
Devlet-millet bütünlüğüne karşı akıl, duygu ve düşünceye dayalı milli şuur, Müslüman bir milletin manevi kuvvetlerinden en önemlisidir. Savunma hattının son dayanağıdır.
LGBT ve benzeri hareketler, milli şuura karşı açılmış büyük savaştır. Bu sebeple medya ve dijital medya, yediden yetmişe sürekli apaçık şekilde afyon içirmektedir.