Devlet Masasının Dört Ayağı
Bizim devlet geleneğimizde devlet masası, dört ayak üzerinden anlatılır. Bunlar:
"Ekonomi", "Siyaset", "Eğitim-Kültür", "Ordu".
Bu dört ayağı disiplin içerisinde tutan ve yöneten devletler uzun ömürlü olmuşlar ve diğer devletler nezdinde ülkelerini, toplumlarını daima güçlü kılmışlardır.
Tabi bu dört ayağın birbiriyle uyumlu olma şartı en başta gelen ve başka şart kabul etmeyen bir gerçektir. Devlet ve millet dirliğinin düzeni bu şarta bağlıdır.
Bugüne gelmeden biraz gerilere giderek şu hakikati hatırlatmakta fayda vardır.
Halil İnalcık'ın ifadesiyle; "Türkler, kendi devlet kurucu dehası ile dünyanın büyük imparatorluklarını kurmuş bir millettir".
Bu neyle ve nasıl olmuştur Yukarıda zikredilen "ekonomi, siyaset, eğitim-kültür ve ordu" dörtlüsünün millet devlet hesabına uyumu içerisinde olmuştur.
Eğer siyasetin bir kanadı, devlet ve milletin tarihi, kültürü, ekonomisi ve dini-milli inancına karşı muhalefet ediyor ve adına siyaset diyorsa, devletin bir ayağı sakat demektir.
Eğer ordu, devlet ve milletin hizmetinde bulunmak yerine, milleti idare etmeye kalkıyorsa ki, -geçmişte bunun acısını çok çektik-, ordu macera arayan kurum değildir.
Yeri gelmişken şu ayrıntıyı da derç etmeli. Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, Müslüman milletimizin "Peygamber Ocağı" diye sahip çıktığı bir kurumdur. Halen de öyledir.
Bizim devlet kurucu medeniyetimizin kodları arasında askerimizin adı "Mehmetçik'tir". Hilalimiz, ay yıldızımız İslam'ı ve Allah'ın birliğini temsil etmektedir.
Son yirmi yılda nihayet milletimiz ordumuza karşı tam güven duymuşken, Harp Okulu töreninde yaşananlar ciddi bir yara açmıştır. Ordumuzun diğer adı "disiplindir".
Bir devleti devlet yapan unsurlardan birisi de eğitim-kültür hayatıdır. Eğer özellikle kültür kısmı yabancılaşmaya başladıysa, kendi kültürel değerleri yerine başka kültürler tercih ediliyorsa, devletin o ayağında ciddi aksaklıklar var demektir.