Derviş ile Haramzadenin Mülakatı
Derviş ile Haramzadenin Mülakatı
Hüseyin Öztürk
Yazının başlığına bir hikâye ile başlayalım.
Varlığını başkalarının haklarını gasp ederek yani hırs ve tamahla kazanan birisi, sırtında ayı derisinden işlenmiş bir kürk ile kendisine av olabilecek müşteri beklerken, yolunun üzerinde derviş giyimli birine rastlar.
Çevrede bu zatı gören herkes zarar görmemek için riyakârca el pençe dururken, -günümüzde de şan-şöhret-para-makam ve mevki sahiplerine böyle yapanlar çoktur- derviş hiç aldırış etmez.
Dervişin bu hali arsız zengini rahatsız eder ve yanındakilere:
-"Kimdir bu edepsiz, görmüyor mu ki buradayım, neden bize temennada bulunmaz" diye sorar.
Adamları hemen apar topar dervişi zatın karşısına getirip, sorgulanmaya hazır ederler ve arsız kimseyle aralarında şöyle bir mülakat geçer:
-Be derviş kılıklı adam beni tanımadın mı Bak herkes karşımda menfaat umarken, sen görmezden gelirsin, nedir bu halin sebebi" deyince, derviş:
-Senin gibilerin öfkesine yabancı değiliz. Belli ki, dünyada bir mevkiin-makamın-şöhretin-malın-mülkün var. Gücün aklını başından almış, biz senin gibi nicelerini görmüşüzdür. Haysiyetsiz kızar:
-Sen hâlâ beni tanımadın mı be adam, sözümü işitmez misin ki yüzüme bakmazsın!
-Tanıdım elbet. Halinden belli ki, varlık sahibisin. Oysa aslın bir damla kirli su, sonun da bir avuç toprak olacak.
Haramilikten kazanan zat çok kızar ve:
-Bırak benim aslımı, sonumu Şimdiki halime bak! Kaldır başını etrafımdaki el pençe durup dönenlere bir bak hele! Söyle kimim ben
Derviş sırtındaki abasını eline alır ve sakince:
-Be adam kibrinden yeri delmek istiyorsun lakin gücün yetmiyor. Bakıyorum haline de şurada ölsen, karnından servetin değil, kan ve pislik akar.
Sırtındaki kürküne gelince! Bir ayı onu ömrü boyunca sırtında taşıdı ama yine de ayılıktan kurtulamadı. Sen de kurtulamazsın! İşte insanı haram böyle eder.