Aldatanlar aldanmayacaklarını sanırlar

Başlıktaki sorunun cevabının; "aldatanlar elbet aldanacaklardır" olduğuna "fahişçiler" inanmayacaklardır. Bizim de sözümüz onlara değil zaten.

Aldatılanlarla sürdürelim sohbeti. Yalnız feraset sahibi her insan bir kere aldanır. İkinci kez aldanırsa, ahmaklığından denilir.

Aldanma işinin çok çeşidi vardır. Her birine dair ahkâm kesme niyetimiz yoktur. Çünkü nice "Ben aldanmam" diyenlerin nice basit aldatılmalara maruz kaldıkları bilinir.

Mevzumuz; "barınma-beslenme-çalışma-üretme-tüketme" üzerine, toplumsal alanlarda yaşadığımız kandırılmalardır. Yani Türkçesi kazıklanmalardır.

Dünkü konumuz fahiş fiyatlar üzerineydi malum. Madem fahişçi haramzadelere devletimiz de biz de bir şey yapamıyor ve bir ahlaksızlık, hatta Allahsızlık deryasında yüzülüyor, o zaman biz de kendimize çekidüzen verip, nefislerimize gem vurarak, bu zalimlerden alışveriş etmeyeceğiz.

Mesela bir bardak çayın fiyatı bilmem kaç lira imiş. Şahsım ömrümün sonuna kadar çaysız yaşarım bu fiyatı vermem. Evdeki çayı hesap ettirdim, bir bardak çay 25 kuruşa geldi.

Yine biraz lüks bir alışveriş merkezinde bir tabak mantı bilmem kaç lira imiş. Mantı yemeden de yaşanabilir ve evlerde yapılırsa belki taş çatlasa 5 lira maliyeti vardır.

Örnekler çok da lafı sele vermeyelim. Hangi örneği verirsek verelim, işin sonu hırsın tetiklediği hırsızlığa, ahlaksızlığa ve vicdansızlığa çıkıyor.

Devletimizin mi olur, ilim adamlarımızın mı olur, insanı insan gibi tarif edenlerin mi olur, hatta medya diyeceğim ama medyanın da en büyük kazanç kapısı, ruhlarını gasp ettiği ve köleleştirdiği kimseler, medyanın işine gelmez.

Çünkü insanlığın iflası için her gün onlarca televizyonda ve sosyal medya sitelerinde yayınlanan diziler ve reklamlar, insanlığı hüsrana sürüklemek; ceplerini-vicdanlarını boşaltıp, yürüyen kadavralar üretmekten ibaret. Bu sebeple medya olmaz. Geçelim.

Devletimiz başka sahaları kullanarak, hatta köy köy, ilçe ilçe, il il, okullarla mı olur, sivil toplum örgütleriyle mi olur, başka şekillerde mi olur,