Ahlat Halads Şaliat Kelath Hılât
Ahlat Halads Şaliat Kelath Hılât
HÜSEYİN ÖZTÜRK
Dün de hatırlatmaya çalıştığımız gibi Ahlat, "İ'la-yi Kelimetullahın" bin yıllık başkentidir. Elbet bu tarihten önce de Ahlat vardır. O kısma dair bilgileri paylaşalım.
Selçuklu tarihi üstadı Prof. Dr. Osman Turan'ın tespitlerine göre Ahlat, Urartulardan Osmanlılara kadar çeşitli devlet ve hanedanların yönetiminde kalmıştır.
Urartular Halads, Ermeniler Şaliat, Süryânîler Kelath, Araplar Hılât, İran ve Selçuklular ise Ahlat ismini vermişlerdir.
Hz. Ömer (r.a.) devrinden 1071 yılına kadar Ahlat defalarca çeşitli fetihlere maruz kaldığı için geniş bir tarihe sahiptir. Meraklılara İslam Ansiklopedisini tavsiye edelim.
Büyük Selçuklu Devleti'nin kurucularından Horasan ValisiÇağrı Bey'in oğlu Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey, Anadolu'ya geldiğinde Ahlat dışında kalan; Van, Erciş, Malazgirt, Bargiri (Muradiye) gibi bölgedeki şehirlerin hepsi, Bizans İmparatorluğu'nun elindedir.
Tuğrul Bey 1054 yılında Ahlat üzerinden hareket ederek kuşattığı Malazgirt'i alamaz ve yeğeni Alparslan'a nasip olur.
Ahlat artık İslam'ın Anadolu'ya giriş kapısıdır. Kelime-i Tevhid Bayrağının Batıya doğru dikilerek yürüyüşünün başlangıcıdır.
Fetihten sonra şehrin yönetimi Selçuklu Beylerinden Ahlatşahlar'a verilir. XII. yüzyılın başlarından itibaren Ahlatşahlar hanedanının başşehri olan Ahlat, İslam âleminin en büyük şehirlerinden biri haline gelir ve tarihinin en parlak devrini yaşar.
Ahlat 1071 yılı itibariyle büyük bir ticaret ve ilim şehri olur. Öyle ki, Karadeniz'de Ahlatlıların ticaret gemilerinin olduğu bilinmektedir.
Tarihin her döneminde olduğu gibi siyasi istikrar sebebiyle ticaretle birlikte ilim ve bilim de gelişir ve birbirinden ayrılmayan ikilidir. Artık Ahlat bir ticaret ve ilim şehridir.
Mesela Anadolu'da görülen fütüvvet hareketinin ilk merkezi de Ahlat'tır. Yani Ahilik teşkilatının temellerinin atıldığı yerdir.