Adanmış Bir Ruh Galip Erdem
Adanmış Bir Ruh Galip Erdem
HÜSEYİN ÖZTÜRK
"Yenilmemenin tek sırrı vardır. Nefsini yenmek". Galip Erdem.
"Bu gazetede belki inandıklarımın hepsini yazamayacağım ama inanmadıklarımı asla yazmayacağım". Galip Erdem
Bu hafta tanıtmaya çalışacağımız eser, yakın tarihimizde sağdan, soldan ve her cenahtan pek çok insanın kalbine dokunarak; milli-manevi çerçevede ülkemize, milletimize, devletimize dair hasbi duygu ve düşüncelerle yetişmelerine vesile olan münevverimiz, mütefekkirimiz Galip Erdem.
Türkiye'nin yokluğa ve yoksulluğa gark edildiği, inkılaplar sonucu milletin devlete küstüğü, devletin belli imtiyaz sahiplerini öncelediği 1930'da dünyaya gelir.
Öğrenim yılları, CHP'nin tek parti zulümleriyle geçer ve inandığı davasının eri olarak ömrünü vatanına, devletine, milletine, dinine adamak üzere yola koyulur.
İnanç yüklü meşalesini ele alarak; yarınlarını hesap etmeden, menfaatsiz ve beklentisiz şekilde sadece ülkemizin ve devletimiz selameti için ömrünü hibe eder.
Bir devrin toplumsal hafızası bakımından Galip Erdem kıymetli bir isimdir.
Ötüken Neşriyattan çıkan kitabı, Ahmet Şahin hazırlamış. İğneyle kuyu kazar gibi Galip Erdem'i her yönüyle anlatmaya gayret etmiş ve büyük bir emek vermiş.
İnanmadıklarını asla yazmayan ve bu yüzden beş ayrı gazete yazdıktan sonra belli aralıklarla neden ayrıldığını esere takdim yazısı yazan Osman Oktay şöyle anlatıyor:
"Nitekim gazetelerdeki köşe yazılarına iki, iki buçuk yıl kadar ara verdikten sonra 'Bizim Anadolu' isimli günlük gazetede yeniden yazmaya başlayan Galip Erdem, sık sık gazete değiştirmesini şöyle açıklıyordu:
-"Bu gazetelerden birinden ayrıldım, dördünden kovuldum". Çünkü o bir dava adamı idi, ülkücü idi. Ömrü boyunca inandıklarını yazdı, inandığı gibi yaşadı.
O, 'Bir lokma bir hırka' felsefesine uygun yaşayan ama kimseye karşı sözünü esirgemeyen kalem ve fikir cengâveriydi".
12 Eylül döneminde devlet memurluğu görevinde bulunmasına rağmen kimsenin gösteremediği cesaretle ortaya çıkarak ihtilal konseyinin başkan ve üyelerine hitaben: