Sosyal medya, 'Kürsü'ye meydan okuyor!..

Bugünlerin hararetli tartışma konusu; bazı siyasetçiler tarafından seçim sonuçlarını etkileyecek bir aktör olarak ciddiye alınmayan Sosyal ve Konvansiyonel (geleneksel) Medya araçlarının önümüzdeki seçimlerde seçmen tercihini ne kadar etkileyeceği. Oysa siyaset sosyolojisi temelden değişiyor. Yakın geçmişte ihanet olarak değerlendirilen çoğu ittifakı bugün meşrulaştıran başaktör sosyal ve geleneksel medyadır. Yusuf Kaplan'ın "Sosyal medyayı ciddiye almazsak bizim her şeyimizi yerle bir eder, biz bunu fark edince de iş işten çoktan geçer!.." ikazı siyaset için de geçerlidir. AK Parti Grup Başkan Vekili Mahir Ünal, hafta başında kendisiyle görüşen Fuat Uğur'a son günlerde sosyal medyadaki itibar suikastları için "Yeni nesil bir darbe mekaniği" tanımlamasını yapmış. Mahir Ünal "Kendilerinin oluşturdukları dünyada büyük bir kamuoyu oluşturduklarını sanıyorlar ama rüya görüyorlar, oysa gerçek sahada. Sosyal medya ve konvansiyonel medya ile seçim kazanacaklarını sananlar hayatın içinde olmadıkları için sessiz çoğunluğun nasıl ibretle yapılanları izlediğini, her şeyin farkında olduğunu göremiyorlar" diyor. Sahada siyaset üreten aktörlerin sosyal ve klasik medya aktörlerini yok sayması isabetli bir siyaset üslubu değildir. Nitekim bugün karşılaşılan en önemli sorunlardan birinin de "İnsanları, siyasetçileri, sanatçıları, girişimcileri gerçek olmayan haberlerle veya paylaşımlarla mağdur eden sahte hesaplar" olduğu ve mağduriyetlerin önlenmesi için AK Parti ve MHP milletvekilleri tarafından hazırlanan kanun teklifi 26 Mayıs'ta TBMM Başkanlığı'nda görüşülmüştü. Daha sonra TBMM Adalet Komisyonu'nda kabul edilen teklif Genel Kurul'a geldi. Ancak, AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, TBMM'nin 1 Temmuz'da tatile gireceğini belirterek "Kanunu'nu ekim ayına bırakmak durumunda kalmış bulunuyoruz" açıklamasını yapmıştı. Şikâyet konusu olan sosyal medya üzerinden yürütülen "algı üretme seferberliği" karşısında sahadaki çalışma ile sınırlı kalmak seçim sonuçlarını garanti etmez. "Gerçek ayakkabılarını giymeden yalan dünyayı üç kez dolaşır" derler. Artık herkesin kendisini etkili ve yetkili gördüğü bu zaman otoriteyi sorgulama dönemidir. "Sıradan insanlar; bilgisayar başından otorite figürleriyle, üniversitedeki profesörlerle, köşe yazarlarıyla, belediye başkanları, milletvekilleri ve bakanlarla