Eski moda!
AŞIRI nemli ve kavurucu bir yaz mevsimindeyiz. İklimleri insanların yarattığı şartlar değiştirdi demekle hiçbir şeyi değiştirmek mümkün değil.
"Herkes kendisinden önce dikilen ağaçların yakıldığı gerçeğini görmekle, bir tane ağaç dikmediği gerçeği arasındaki tarzını sorgulamakla yükümlüdür" desek ne fayda.
Şimdi bütün mesele malı götürmek.
O yüzden kendi yanlışlarını bile kadere yükleyenler çocuklarına güzel bir dünya bırakmayı reddettiler.
İzlediğim bir belgeselde dünyanın geleceğinden ve büyüyen çocuklardan kendini sorumlu tutan bir babanın kendi çocuğuna söylediği bir söz vardı.
"Seni mahcup eden bir baba olmayacağım kızım." Burada verilen söz; geleceğin dünyasında kızına olan borçlarına sadık kalmanın sözü, gezegene ihanet etmeme sözü.
Sadece paranın özne olduğu kıytırık üniversiteler her yıl zam üstüne zam yaparken, parasız eğitim isteyen çocukların babaları hangi derdine yansın
Peynirin zeytinin yüzünü sofrasında değil tezgahta görebilen babalara hangi sorumluluğu yükleyebiliriz
Uyuşturucu bağımlıları sokaklarda insanları rastgele katlederken, uyuşturucu baronları lüks teknelerinde manzarayı hangi marka gözlükle seyrediyordur acaba
Çocuklarını uyuşturucuya kurban veren annelerin babaların iki gözleri iki kül yığını haline gelmişken!
Hepimiz suçluyuz.
Bal arısına yazdığımız şiirleri bıraktık, eşek arılarının hayranıyız artık. Verdiğimiz sözleri tutmasak da olur, taraf tutsak yeter!
Çocuklara sözümüz vardı hiçbirini tutmadık da şimdi gözümüz parada. Kara para kasalarına anahtar uydurmak için birbirimizi yiyoruz.
Bir göreve geldiğimizde emekçilerin kanını emiyor onlara kapıyı gösteriyoruz, "bizden olsun çamurdan olsun" diyoruz.
Dürüstlük; ahlaksız bir duvarın dibinde pusuya düşürüldü. İnsanlık defterlerini yaktık. Dilimiz kutup gibi. Akrebin gölgesinde çıyan besliyoruz.
Bodrum'da Çeşme'de bir gecede asgari ücretin iki katını yemek masasında hesap olarak öderken havamızdan geçilmiyor.
Kimiz biz
İnsanlığın neresindeyiz
Yasaların önünde farklı olmayı adamlık sayıyoruz. Hala "Sen benim kim olduğumu biliyor musun" tavrının zavallı temsilcileriyiz.
Çocukların yüzüne bakacak yüzümüz yok ama aynaların karşısında fiyakamızdan geçilmiyor.
İnsan en çok kendine yenilir.