Var öyle yağma!
FUTBOL kulüplerinin milyonlarca dolarlık vergi borçları görmezlikten gelinir, zenginlerin ödenmemiş vergileri bir kalemde silinir, kıt kanaat yaşayan vatandaşın ödediği vergiler bir ülkenin temel direği bilinir öyle mi Öyle!
Yoksullar çilenin kralını çeker, zenginler yatlarına biner Bodrum'da Çeşme'de Alaçatı'da kafayı çeker öyle mi Öyle!
Yoksullar yaralanan parmaklarını ekmekle sarar. Bal tutanın parmağını yaladığı bir ülkede zenginler 11'inci parmağını arar öyle mi Öyle!
Yoksullar çaresizlik denizinde bir kaşık suda boğulur, zenginler kulaç atmayı para denizinde yüzerek öğrenir öyle mi Öyle
Yoksullar günlük ekmek maliyetini hesaplarken gözlerine uyku girmez, zenginler yoksulları ayakta uyutur öyle mi Öyle!
Zenginin malı fakirin canından değerlidir öyle mi Öyle! İnsanların göğsünü para kabartırken yükselen değerin alçaklık olmasında sakınca yok öyle mi Öyle!
Mahkemeye masum giren bir yoksul "suçlu" çıkar, etiketli zenginler suçlu oldukları halde mahkemeye bile çıkmadan yurt dışına çıkar öyle mi Öyle!
Zalimliğin kader ajanları, kadersizlerin ekmeğine ve zeytinine göz diker, fırsattan istifade etmenin kitabını yazanlar dolar eker euro biçer öyle mi Öyle!
O sırada cakalı sofralarda başka bir dünya vardır da büyük ekran televizyonlarında çöplerden yemek toplayan yaşlı kadının içler acısı görüntüleri yayınlanmaktadır.
O zenginlerden biri çocuğuna bu görüntüyü işaret eder. "Bak oğlum" der, "her zaman söylüyorum, bu ülkede kimse açlıktan ölmez!"
Onurlu yoksulluğa başımızı eğerken zenginliğin haksız hukukuna isyan ediyoruz; "yasalar biraz da onlara dokunsun" diye. Dokunmuyor!
Karanlığa kibrit çakmak yetmiyor, bizler de güneşe tutuyoruz mektuplarımızı okunsun diye.
Okunmuyor!
Eskiden haksızlığa koyduğumuz tepkiydi; "yok öyle yağma!" Ne yazık ki var öyle yağma!