Has edebiyat tutkunlarına bir bahar dalı

Orantısız bir yüz. Boyu 1.87. Çıkık bir üst çeneden fırlamış dişler. Alt çene desen hiç yok. Ağzını açtığında göze ilk çarpan geniş yer kaplayan pembe diş etleri. Büyük bir sırt, içe çökük göğüs kafesi. Aşırı bir zayıflık. Adı ise mahallenin taktığı şekliyle Kuru Kız. Ayfer Tunç'un Can Yayınları'ndan çıkan son romanıyla aynı adı taşıyan. Edebiyatın kadın karakterler galerisine benzersizliğiyle damga vuracak bir kadın. Daha ilk sayfalarda, Anadolu'nun küçük bir şehrinden kalkıp gittiği 'dünyanın sonundaki şehir' olarak bilinen Ushuaia'dan sesleniyor bize. Ushuaia, Arjantin'in Tierra Del Fiego-Ateş Toprakları eyaletinin başkenti. İyi de kim bu kız, orada ne işi var Yoksul bir mahallede babası ve erkek kardeşiyle yaşıyor. Annesini küçük yaşta kaybettikten sonra evin bütün sorumluluğunu o üstlenmiş. Okulu lise yıllarında bırakmış. Elektrikçi olan babası bir kaza sonrası tekerlekli sandalyeye mahkûm oluyor. Annenin ölümünden sonra bütün neşesi kaybolan eve karanlık gibi çöküyor. Erkek kardeş bencil mi bencil. Ama işte kardeş. Kıyamıyor kardeşine Kuru Kız. Bütün hayatını babasına ve ona vakfediyor. Kendisine ait küçük bir dünyası var, 'bilgi'den beslenen. İnternetin sağladığı olanaklarla, her türlü bilgiyi büyük bir açlıkla katıyor dünyasına. Ama asıl merakı, zevki 'seyahat' videoları, yayınları; dünyanın dört bir yanındaki ülkeler, şehirler. Bir gün oralara gidebilme ihtimalini seviyor, her birini deli gibi merak ediyor. Tek bir yakın arkadaşı bile yok. En samimi olduğu varlık 'ona özel', geleneksel inanışın dışında kalan Tanrı'sı. En yakın arkadaşı, dert ortağı. Zihninin Tanrı'sı. Ona sık sık 'iyilik' kavramını sorgulatan mahallenin dedikoducu insanlarıyla sınırlı dünyası. Ki onlar fiziksel farklılıkları nedeniyle küçümsedikleri Kuru Kız'ı akılca da durgun buluyorlar. Oysa hayli zeki bir kadın karşılarındaki. Kendini bu samimiyetsiz güruhun verebileceği zararlardan korumak, ön sıralarda oturup dikkat çekmemek adına 'akılca durgun'u oynuyor başarıyla. Böylelikle fazla üstüne gelemiyorlar. var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6928543;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6928543;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlarfiliz-aygunduzhas-edebiyat-tutkunlarina-bir-bahar-dali-6928543' });36 yaşında kaybettiği annesinin ölümünü 50'sinde babasınınki, 37'sinde kardeşininki izliyor. Sonunda bir başına kalıyor hayatta. Durgun (!) aklını istismar etmek isteyen mahalleli evine el koymak için elinden geleni yapıyor. Sessizce dinliyor onları. Kötülük akadursun hayatında o 'bilgi'nin verdiği güçle, 40'ına yaklaşmış bir kadın olarak hayatını inşa