Fatma Barbarosoğlu

Yeni Şafak

Bak şu dünyanın işine çeşmesi var tası yok...

Hayatımıza giren kelimelerin gönül kapımızdan, zihin kapımızdan geçtiği o anı, o olayı, o duyguyu hatırlıyor olsaydık nasıl olurdu...Bireysel olarak her kelimenin zihin dünyama düştüğü anın aksini muhafaza edebilsem diye düşündüğüm gibi toplumsal olarak da bazı kelimelerin nasıl dilimize düştüğünü merak ediyorum.Toplumsal anlamda daha şanslıyız. Ke

Korku kapitalizmi ve kelimelerin negatif yükü

Herkesin sözlüğünün "yılın kelimesi" olur da bizim neyimiz eksik. Almanya yılın kelimesini 1971'den bu yana seçiyor.American Dialect Societyise 1990 yılından beri ABD'de yılın kelimesini seçiyor. Biz yılın kelimesi kervanına 2024 yılında katıldık ve nihayetTürk Dil Kurumu da birkaç kelime seçip oylamaya sundu. "Kalabalık yalnızlık"Türkiye için yılı

Kötülük nedir, kötü kimdir

Her güne ziyadesiyle yorgun ve kederli, acıdan kahrolmuş bir şekilde "Bu kadar da olmaz ama..." diye başlıyor, gün bitmeden sabah duyduğumuz haberi unutuyor, geceye "Bu da oldu, eyvah!" dediğimiz yeni bir haberin duygu yükü ile karışıyoruz.Tanık olduğumuz hataları ve katliamları çürümüşlük ortak paydasında eşitleyip "Ne ara bu kadar kötü olduk!" şi

Zaman aynı kalpler farklı: Birinden nur akıyor ötekinden kir ve irin...

I-Bir şey olur, taşar bardak.Bir şey olur, yatağına küser nehir.Bir şey olur,o şey bütün olmuşlarıolamamışları peşine takıp sürükler.Sabır taşar, kalp susar ve alınan her bir nefes bedene yük olur, ayaklar adım atamaz, el tutamaz, göz göremez.Her faninin hayatında böyle an ya da anlar vardır. Ama bir toplum bunu topyekûn hissediyorsa işte o zaman b

Geçmişte bir gün...

Günümüzün çocukları görmeyi ve hissetmeyi nasıl ve nerede öğreniyor bilmiyorum, lâkin bilmeyi çok istiyorum. Neye şaşırıyorlar, nelerden heyecan duyuyorlar ve hayal dünyalarını neler süslüyor Merakları hangi bahçenin meyvesiZaman zaman torun sahibi olan arkadaşlarım torunlarının söylediklerini heyecanla anlatırken "Lütfen bunları kaydedin, çok kıym

Cenaze selfisi ve yeni insan: Phono Sapiens

Yirmi yıl önce distopik bir hikâye yazılsaydı ve hikâyede kahramanlarının hiç tanımadıkları kişilerin cenazesine belki ünlü birini görürüm, görür de onunla resim çekerim arzusuyla gittiği tasvir edilseydi, metin zihnimizde metalik bir tat bırakırdı. Oysa hayatımıza akıllı telefonlar ve sosyal medyanın girmesi ile birlikte distopik hikâyenin çok öte

Zaruret miktarı bahsine masal sosyolojisi üzerinden giriş denemesi

Aşağıda okuyacağınız metin,telefon konuşmama tanık olan L.'nin sorularına ve onlara verdiğim cevaplara dayanıyor.Yeni Şafak İnternet servisi için Ersin Çelik Beyefendi'den şöyle bir mesaj gelmişti: "Yeni Şafak'ta yayınlanan köşe yazılarının seslendirilmesinde yapay zekâ destekliteknolojiye geçiyoruz... Önceliğimiz, yazıları yazarlarımızın kendi ses

"Hepimiz kadınız..."

Yanındaki 5-6 aylık bebekle kaldırımların üzerine uzanıvermiş kadın. Bir eli bebeğinin başının altında. Öbür eli öylesine yana bırakılıvermiş. Bebek ile arasındaki boşlukta iki beşlik, üç onluk. Kadın uyumuş numarası yapmıyor, hayır. Sanki çok uzaklardan İstanbul'a, taşı toprağı altın İstanbul'a vasıl olmuş ta İstanbul'un altından bellediği taşları

Başarıya kör, hikâyeye sağır bir ülkeyiz

Milli başarılar herkesin hanesine düşen mutluluktur. En güçlüden en zayıfa, en zenginden en fakire herkesin payına coşku düşer milli başarı-larda. Çünkü milli başarılar, bireysel başarılar gibi değildir. Bireysel başarılar en yakın-dakinin haset damarını çatlatabilir, "Neden ben değil de o" sorusunu sordurabilir. Oysa bütün dünyanın gözü önünde kuc

Sihirli ya da zehirli kelime: "İş"

Bazı arkadaşlar, arkadaşlıklar yüktür. Nerede ne zaman karşılaşacağınızı bilmezsiniz ama nerede ve ne zaman karşılaşırsanız karşılaşın o gün sizin sırtınıza bir yük gibi binecek; zaman geçtikçe ağırlığını artıra artıra kendini unutulmaz kılacaktır.Şeniz ile her karşılaşma, yılların yokluğunu telafi edecek bir donanım ile gelir. Son karşılaşma yine