Fatma Barbarosoğlu

Yeni Şafak

"Her şey ticari..."

Çaylar içilmişti. Ardından kahve. Sonra soda. Suyun dışında her şey itina ile içiliyordu sanki. "Eskiden biz mutluyduk" dedi biri. Kim dedi. Tanımıyorum ilk defa burada gördüm.Eskiden... Eskiden çok bir araya gelinirdi. Bir araya gelinirken yeni birini dahil etmek hiç dert edilmezdi. Dahil edilen ben miyim Ev sahibi, Hesna ve Şeyma dışında hiç kims

Tanassur hikâyeleri, Selma, İsmet, Haluk...

Fatma Aliye'yi anlayabilmek için Fatma Aliye'nin hayatına benzeyen hayatlarda mesela, Namık Kemal'in oğlu Ali Ekrem Bolayır'ın hayatında geziniyor tekrar tekrar. Ali Ekrem'in kızı Selma Ekrem tam da İsmet Topuz'un yaşıtı. Bir yaş var aralarında. Aynı muhitlerin aynı zamanın aynı savaşların çocuğu ikisi de. Aynı muhitler...Biri Namık Kemal'in torunu

Zihniyet nasıl değişir Camide ibadet önceliği yerini nasıl eğlenceye bırakır

Birkaç yıl önce ekranıma bir fotoğraf düştü. Fotoğrafın altında şu yazı: "Fenomen abi, valiliğin himayesinde çocuklarla camide buluşuyor.""Fenomen abi" çocuklarla niye camide buluşuyor Birlikte ibadet mi ediyorlarFotoğrafta ibadete, ilme, irfana dair bir şey görünmüyor. Daha ziyade bir festival havası. Fenomen abinin vücut dili ile çocukların vücut

İşte o an, tam o an...

"O an..." diye bir cümleye başladığımızda, arkasından fevkalâde bir hikâyenin sökün edeceğini muhatabımız anlar. Nedir yaşanmakta olan zamanı "o an" diye çerçeve içine alarak unutulmaz kılan kimyaBir nehir misali akıp gitmekte olan zamanı "o an" ile kesintiye uğratan, çoğunlukla yoksunluklardır. Akıntının içinde yaşayıp giderken, yaşamın kendisi öy

Cip değil de daktilo isteyen o genç kıztercihinden dolayı hiç pişman olmadı...

Hafızayı ve hatıraları beslemek gerekiyor. Lakin hatıraların muhafazasını sadece fotoğraflara, bizim için arşiv oluşturduğunu iddia eden dijital mecralara depolanan fotoğraflara devretmek ne kadar doğruZannedilenin aksine hafızayı ve hatırayı besleyen dijital kültür değil, sözlü ve yazılı kültürdür. Sözlü kültür nesiller boyu ailenin hikayesini, me

Sözlü, yazılı, dijital kültürü bir arada idrak etme üzerine...

Türkiye Cumhuriyeti İletişim Başkanlığı'nın himayesinde 14-15 Şubat tarihleri arasında Rami Kütüphanesi'nde Türkiye Yayıncılık Zirvesi düzenlendi.Açılış konuşmasını iletişim Başkanı Prof. Dr. Fahrettin Altun'un yaptığı sempozyumda dijital kültürün okuma kültürüne etkileri üzerine tebliğler sunuldu.Dijitalleşme hakkındaki sempozyumun İstanbul'un en

Bak şu dünyanın işine çeşmesi var tası yok...

Hayatımıza giren kelimelerin gönül kapımızdan, zihin kapımızdan geçtiği o anı, o olayı, o duyguyu hatırlıyor olsaydık nasıl olurdu...Bireysel olarak her kelimenin zihin dünyama düştüğü anın aksini muhafaza edebilsem diye düşündüğüm gibi toplumsal olarak da bazı kelimelerin nasıl dilimize düştüğünü merak ediyorum.Toplumsal anlamda daha şanslıyız. Ke

Korku kapitalizmi ve kelimelerin negatif yükü

Herkesin sözlüğünün "yılın kelimesi" olur da bizim neyimiz eksik. Almanya yılın kelimesini 1971'den bu yana seçiyor.American Dialect Societyise 1990 yılından beri ABD'de yılın kelimesini seçiyor. Biz yılın kelimesi kervanına 2024 yılında katıldık ve nihayetTürk Dil Kurumu da birkaç kelime seçip oylamaya sundu. "Kalabalık yalnızlık"Türkiye için yılı

Kötülük nedir, kötü kimdir

Her güne ziyadesiyle yorgun ve kederli, acıdan kahrolmuş bir şekilde "Bu kadar da olmaz ama..." diye başlıyor, gün bitmeden sabah duyduğumuz haberi unutuyor, geceye "Bu da oldu, eyvah!" dediğimiz yeni bir haberin duygu yükü ile karışıyoruz.Tanık olduğumuz hataları ve katliamları çürümüşlük ortak paydasında eşitleyip "Ne ara bu kadar kötü olduk!" şi

Zaman aynı kalpler farklı: Birinden nur akıyor ötekinden kir ve irin...

I-Bir şey olur, taşar bardak.Bir şey olur, yatağına küser nehir.Bir şey olur,o şey bütün olmuşlarıolamamışları peşine takıp sürükler.Sabır taşar, kalp susar ve alınan her bir nefes bedene yük olur, ayaklar adım atamaz, el tutamaz, göz göremez.Her faninin hayatında böyle an ya da anlar vardır. Ama bir toplum bunu topyekûn hissediyorsa işte o zaman b