"Her şey ticari..."
Çaylar içilmişti. Ardından kahve. Sonra soda. Suyun dışında her şey itina ile içiliyordu sanki.
"Eskiden biz mutluyduk" dedi biri. Kim dedi. Tanımıyorum ilk defa burada gördüm.
Eskiden...
Eskiden çok bir araya gelinirdi.
Bir araya gelinirken yeni birini dahil etmek hiç dert edilmezdi. Dahil edilen ben miyim Ev sahibi, Hesna ve Şeyma dışında hiç kimseyi tanımıyorum. Ben geldiğimde salonda oturacak yer yoktu. Şu an salonda altı kişiyiz.
Yine eskisi gibi mi olacaktı
Yeniden evlerde toplanılacak...
Yok. Düne dönülmez. Dünden gelinemez.
Ancak eskinin kötü bir kopyası fason imalatı doldurabilir her yeri.
"Kafelerde buluşmak çok masraflı oluyor artık" dedi "eskiden biz mutluyduk" diyen.
"Sen de her şeyi ticari açıdan ele alıyorsun" dedi Hesna.
Hesna çok kilo almış. Yüzünü gözünü çok elden geçirmiş. Hangi şişlik kilodan hangisi botokstan ayırt edilemiyor.
"Her şey ticari elbet. Öncelikle ticari."
"Yapma Suna."
Adı Sunay'mış "eskiden mutluyduk" diyenin.
"Yapma Suna de. Ne dersen de. Her şey ticaridir. Bak Kur'an'da bile dil ticaret üzerinden ilerliyor. Ne diyor yüce Mevlam, "Allah'a borç vermek istemez misiniz"
"Ya" dedi Hesna. O ayeti ilk okuduğumda Türkçeye aktaranların densizliği diye düşünmüştüm. Sırf bu yüzden kırık meale başladım."
"Evet Canım her şey ticari. Ebeveynlerinle ilişkin bile."
"Miras meselesini diyorsun."
"Yok. Miras meselesi de var tabi ama o farklı. Farklı demem şundan. Giden gitmiş oluyor. Yani ticarette karşılıklı bir ilişki var neticede."
"O halde..."
"Bu muhabbet hararet yapacak belli, yeni çay demliyorum haberiniz olsun" dedi ev sahibi. Dünyanın en mükrim ev sahibi.
"Çaysız muhabbet olmaz. Gençlerin ne çay zevki var ne sohbet görgüsü. Her şey eskisi gibi olsa yine. Sabahlara kadar nasıl da tartışırdık! Sohbet ederdik."
"Çay sorun değil. Her zaman her yerde demlenir. Sohbet kısmı zor. O zamanlar konuşan vardı. Dinleyen vardı. Şimdi herkes hep bir ağızdan höykürüyor. Dinleyen yok."
"Tamam Eşe" dedi Suna. "Her şey eskisi gibi olsun. Yani ne olacak eskisi gibi olunca"
"Ama eskiden sen bana Eşe demezdin. Hatta itiraz ederdin, Eşe'den isim mi olur diye"
"Neşe derdim sana doğru. Ama kulağına üflenen isimle aktarılan kaderini, benim sonradan başına bir N sesi getirmem değiştirmiyor belli ki. Sen ille eşeleneceksin."
"A Suna görüşmediğimiz süre boyunca sen harfler ilmine de dadanmışsın galiba."
"Allah iyiliğini versin. Hem ilim diyorsun hem dadanmak. Dilini eş... Neyse diline kuşlar yuva yapsın. Eski atasözleri ayıklanıyormuş benim de bir katkım olsun. Ayırımcı olanlar, ırkçı olanlar tek tek çıkarılıyormuş."
"Nasıl olacak o iş. Orwel'ın romanında olur da gerçek hayatta zor. Eski edebi metinler tek tek ayıklanacak mı yani!"
"Kesinlikle sana katılıyorum" dedi herkesi itina ile dinleyen ev sahibi.
"Yanlış o halde devam. Yeni hayat mottosu bu. Siyasetten günlük ilişkilere herkes kendi yanlışlarına sınır tanımadan sarılıyor. Benim yanlışım senin yanlışını döver. Benim yalanım senin yalanını yarı yolda bırakır misali".
"Yok, ben bu arındırma işine takıldım." dedi Eşe.
Salonun ortasında herkesin içinde uyuya kalmış olan birden doğruldu:
"Hiç güzel olmuyor arıtılınca ben çıkarttıracağım" dedi.
Farklı frekanslardan çeşit çeşit kahkaha topları düştü salonun ortasına.
Ev sahibi rüyalar aleminden henüz dönmüş olanı şefkatle selamladı:
"Geldi aramıza düğün çiçeğimiz. Uyudun uyandın ilk duyduğun cümlenin ardından sohbete dahil oldun. Günaydın güzellik. Biraz bekle. Sen oracıkta şekerleme yaparken konu konuyu açtı. Biz bir hayli ilerledik. Su arıtma cihazı için arayanları, su arıtma cihazlarını çok gerilerde bıraktık."
"Canım ya, anan baban sana niye başka isim koymamış Sıfatı isim diye Neyse ben sana yine Güzellik diyeyim."
"Deme ya. Ben sana nasıl dümdüz Suna diyorsam sen de bana dümdüz Güzel de. Sen bana güzellik deyince zihnim arkasını güzellik salonu diye tamamlıyor."
"Güzellik salonu deyince de 'Engin bana güzellik salonu alsana' diyen kadın mı geliyor aklına!" dedi, Hesna. Hesna ve botoksları.
"Ya arkadaşlar siz fena dağıttınız ama. Çağrışım sanatı ile sohbet etmenin olmazsa olmaz on kuralı konulu seminere başlatmayın beni." Emekli başöğretmen edasında herkesi hizalamaya girişti adı Suna olan.
"Sen devam et Suna." dedi çıkabilecek çatışmaların ayak sesini evvelinden duymakta mahir ev sahibi.