Fatih Selek

Türkiye

Altılı tasa

Altılı Masa, altıncı defa toplandı geçen pazar. Bu sefer ev sahibi Saadet lideriydi. Masada hangi konuların ele alındığı değil de yemekte nelerin ikram edildiği konuşuldu yine. Gazeteciler haber değeri taşıyan 'orijinal' bir malzeme buldular bu sefer: Karamollaoğlu'nun misafirlerine hediye ettiği bir sepet sebzeyi! Haber değeri taşıyacak unsurun bi

"Artistlik yapma lan!"

Başlıkta tırnak içine alarak yazdığım ifade, tahmin edeceğiniz üzere bana ait değil. Cumhuriyet yazarı Cüneyt Arcayürek, 2013 yılında köşesinde dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan için yazmıştı. Hâliyle büyük tepki çekmişti. Basın İlan Kurumu, şeref ve haysiyeti rencide edici satırlar için gazeteye üç gün süreyle resmî ilan yayınlamama cezası ve

Gazetecilik ölmüş birader

Eskiden haber atlatma diye bir şey vardı. Gazeteciliği canlı tutan en büyük itici güç idi Muhabirler gelişmeleri en hızlı biçimde haber merkezlerine ulaştırırdı. Diğer meslektaşlarını atlatanlar büyük bir başarıya imza atmış sayılırdı. Tabii mutfaktaki yöneticileri de o haberin hakkını verirdi. Bu, gazetecilik için bir itibar meselesiydi âdeta. Şu

Algı kuşlarına kötü haberim var!

Kurban Bayramının ardından iki haftalığına tatile çıktım. Sıcak denizlere inmedim bu sene. Dağa, ovaya, ormana verdim kendimi. Vatandaşı gözlemledim. Twitter'da anketleri patlatıp çıt çıt çıt hükûmet devirenlere kötü bir haberim var! Halkın gündemi başka. Bazen biz gazeteciler de kısır gündemin anaforuna kapılıp gidiyoruz. Memleket, öyle masabaşın

Kutsal meslekler geçidi

Türkiye'deki temel problemlerden biri, bazı kesimlerin kendisini üstün ve ayrıcalıklı görmesidir. Net bir sınıfsal nepotizm var bu ülkede. Siyasetçisi, bürokratı, diplomatı, askeri, hâkimi, savcısı, doktoru, gazetecisi... Halk bilmez biz biliriz, diyorlar. Memleketin aydınlığını kendileriyle kaim zannediyorlar. Kibir dağlarının tepesinden "cahille

Ya bu deveyi güdeceksin...

Üç yıl önce bir yönetmelikle Radyo Televizyon Üst Kurulu'na internet ortamında yapılan çevrimiçi yayınları denetleme yetkisi verildi. Kurul, şubat ayında ilgili kuruluşlara lisans alma çağrısında bulundu. Fakat Alman Deutsche Welle (DW) ve Amerika'nın Sesi (VOA) karara uymadı. Neticede geçen hafta iki siteye mahkeme kararıyla erişim engeli getirild

Sinsi sinsi işliyorlar!..

Türkiye'de Türkçe yayın yapan Avrupa kökenli medya mecraları (Alman Deutsche Welle, İngiliz BBC, Fransız France 24 ve Amerika'nın Sesi) birleşip 90 isimli bir YouTube kanalı kurmuştu. Tanıtımda "Neden Türkiye" diye sormuştuk, "Çünkü Türk insanı video izlemeyi çok seviyor" diye cevap vermişlerdi. Üç yılda 580 bin takipçi sayısına ulaşmışlar. Millet

Basın Kanunu gazeteciliği bitiriyor mu

Yeni Basın Kanunu, Meclis Genel Kurulu'na geliyor. İnternet medyasına yönelik yasa yıllardır konuşuluyor, ancak bir türlü çıkmıyordu. Mesele yılan hikâyesine dönmüştü. Düzenleme, internet haber sitelerini kurumsal bir kimliğe sokarken, önemli yükümlülükler de getiriyor. Haber siteleri süreli medya kapsamında değerlendirilecek, çalışanları Basın Ka

Olduk mu Niyazi!

Başrollerinde Kemal Sunal ile Nevra Serezli'nin oynadığı 1984 yapımı "Atla Gel Şaban" filmini izlemişsinizdir. Filmde Kemal Sunal, Niyazi isimli bir dar gelirliyi canlandırıyor. Niyazi bir reklam ajansında çalışmaktadır. Vazifesi karamelaya sarılacak mânileri yazmaktır. Fakat geçim derdi bir türlü aklından çıkmamaktadır. Bütün mânileri pahalılığa b

Eksik kitap

Rahmetli başyazarımız büyük tarihçi Yılmaz Öztuna, "Hâtıralar en tehlikeli tarih kaynaklarıdır" der, sebebini de şöyle izah ederdi: "Çünkü kişi işine geleni nakleder, gelmeyeni kaale bile almaz veya ters şekilde yazar." Doğru mu, doğru! Buna rağmen benim en sevdiğim kitap türleri biyografilerdir. Hele yazarı bir gazeteciyse, alır okurum. Geçen haf