Kutsal meslekler geçidi

Türkiye'deki temel problemlerden biri, bazı kesimlerin kendisini üstün ve ayrıcalıklı görmesidir. Net bir sınıfsal nepotizm var bu ülkede. Siyasetçisi, bürokratı, diplomatı, askeri, hâkimi, savcısı, doktoru, gazetecisi... Halk bilmez biz biliriz, diyorlar. Memleketin aydınlığını kendileriyle kaim zannediyorlar. Kibir dağlarının tepesinden "cahilleeeer" diye höykürüyor; kendisi gibi düşünmeyenleri, kendisi gibi yaşamayanları, kendisi gibi giyinmeyenleri ötekileştiriyor, başkalarının tercihini tercihten saymıyorlar. -"Biz ameliyat yapıyor, insan yaşatıyoruz" diye böbürleniyor hekimi. Ama "cahil" diye hakir gördüğü Ayşe Teyze'nin yaptığı peynir, topladığı zeytin, ektiği soğan olmasa yaşamalarının mümkün olamayacağını düşünmüyor o kişiler. -İçinde bulunduğu toplumun değerlerinden çok uzakta yaşıyor sanatçısı. Ama kendini hayat damarı ve insanlık meşalesi gibi görüyor. -Akıl sata sata "akıl gurusu"na dönüşüyor gazetecisi. Toplumdan bir adım önde gitmeyi vazife edinmiş ya! Bu uğurda her türlü marjinalliği mübah görüyor. "Haber kutsal, yorum hürdür" diyerek dokunulmazlık atfediyor. Affedersiniz de yalan haber yazıyorsan niye kutsal olsun -Musallada generali er kişi niyetine uğurlanmak garipseniyor. 15 Temmuz'da alçak bir darbeci "Bize rütbemize uygun biri kelepçe taksın" deyivermişti. Haini bile böyle gerisini düşünün gerisini... Oysa hepimiz bu ülkenin parçasıyız. Kimi canını koyuyor ortaya, kimi ömrünü... Kimi kalemiyle hizmet ediyor kimi malasıyla kimi yollarda direksiyon sallayarak, kimi insanları savunarak... Elma ile elmasın değeri bir değildir, işleyen eller birdir. Herkesin değerli ama kimsenin ayrıcalıklı olmadığı nice güzel bayramlar görmek dileğiyle... Ahlak ölçüsü! Basın İlan Kurumu 28 yıl sonra "Basın Ahlâk Esasları"nı güncelledi. Son revizyon özel televizyonların hayatımıza girdiği yıllarda, ta 1994'te yapılmış. Babıali İkitelli'ye göçmüş, İkitelli bitmiş medyaya dönüşmüş ve cep telefonuna girecek kadar küçülüp sosyal medyaya evrilmiş... Yeni yeni gazetecilik türleri ortaya çıkmış... Ama dokunan olmamış. Tarih, devir, teknoloji, mesleği icra şartları değişse de ahlâk ölçüleri bâkidir. Amenna... Nitekim esaslar düzenlemede tafsilatıyla ele alınmış. "-Haberler hukuka aykırı yollardan elde edilemez ve yayınlanamaz. -Gazeteci kaynağını söylemeye zorlanamaz. -Şuçu, şiddeti teşvik edici terörü özendirici haber yazılamaz. -Haberler yanıltıcı olamaz. Haber başlıklarında içerik saptırılamaz. -Genel ahlâka aykırı yayın yapılamaz. -Doğruluğundan şüphe duyulan haberler teyit edilmeden yayınlanamaz. -Hakaret edilemez, sövülemez. -Din istirmar edilemez. -Haberle ilan veya reklam ayrımı tam yapılmalıdır. -Haberlerde çocuğun üstün yararı gözetilmelidir..." Herkesin altına imza attığı ancak bazılarının hiç uymadığı eski metinde de yer alan birçok madde güncellenmiş. Buna rağmen kimi muhalif kesimler, "Basın İlan Kurumu, terbiye etme görevini üstlenmiş. Genel ahlâk, millî değerler ve aile yapısı gibi yoruma açık maddelerle gazeteciler cezalandırılmak isteniyor" diye itiraz etti. Oysa anayasamızda genel ahlâkın korunmasına yönelik 10 yerde, manevi değerlere 9 yerde atıf var. Ailenin korunmasına yönelik özel başlık açılmış. Hiç hık mık etmeye gerek yok. Aile yapısının bozulmasına razıysanız, terörün ve şiddetin övülmesinden rahatsızlık duymuyorsanız, milletin manevi değerlerine küfrü reva görüyorsanız itiraz edersiniz... Peki