O eski bayramlar

Benim ailemde bayramların ayrı bir yeri vardı. Şeker Bayramı'nda çeşitli şekerler ikram edilir, Kurban Bayramı'nda ise kurban kesilirdi. O acıklı olayı içim yanarak anımsıyorum. Önce hayvan satın alınıp beslenir, sonra gözüne bir tülbent bağlanıp arkadaki arsada, dualar eşliğinde kesilirdi. Hiç aklım ermezdi, neden önce besledik, neden şimdi öldürüyoruz bu hayvanı! Ailenin yaşlıları anlatırdı birtakım öyküler, yine de kabul edemezdim. Sonra herkes hayvanın başında Kuran okurdu yüksek sesle. Etler parçalanmak üzere mutfağa giderdi. Bir başka bayram sabahı geleneğimiz ise büyük bir kahvaltı sofrası kurulmasıydı. Radyoda çiftetelli çalardı. Annem, neşeli bir kadındı. Önce çiftetelli ile oynar, sonra da piyanoya geçip hem alaturka şarkılar çalar ve söyler hem de alafranga valsler çalardı. Ben ise sadece alafranga çaldığım için herkes annemi dinlemeyi, onun şarkılarına eşlik etmeyi yeğ tutardı. Şimdi yine Kurban Bayramı geldi. Çoğunlukla gösteriş için zenginlerin aldığı koyunlar ve boğalar, kesme adabını bilmeyen kişilerin ellerinden kaçırdığı hayvanlar yarı yaralı olarak sokaklarda kovalanıyor. Hayvana eziyet etmenin günah olduğu söylenirdi eskiden. Bunu bilen kim şimdi Kurban Bayramı değil, artık bir hayvana eziyet etkinliği. YENİ BİR YARIŞMA Ünlü, duayen viyolonselcimiz Doğan Cangal adına 1. Ulusal Viyolonsel Yarışması düzenleniyor. Sinop'ta Sabahattin Ali Kültür Merkezi'nde yarı final