Leylâ Pamir: Çok değerli bir müzikolog

Geçen hafta yitirdiğimiz Leylâ Pamir, çok değerli bir müzik insanıydı. Yalnız bir müzikolog değil, piyanist, düşünür, yazar ve ayrıcalıkları olan bir öğretmendi. Köklü bir İstanbul ailesinden geliyordu. Üç dört yaşındayken annesi hastalanınca bir Alman dadıyla büyütülür. Böylece Almancayı erken yaşta öğrenir. Ortaöğrenimini Alman Lisesi'nde, liseyi Arnavutköy Amerikan Kız Koleji'nde okur. Babası Hamit Nafiz Bey, küçük kızının klasik müzikten anlayan, piyano çalmasını bilen biri olarak yetişmesini ister. Bu nedenle onu müziğe teşvik eder ve Rus asıllı bir piyano hocasından dersler aldırır. Leylâ, okulu bitirince gencecik yaşında, Faruk Erdener ile yaşamını birleştirir. Ancak evliliği mutsuzdur. Teselliyi bol kitap okumakta ve Haldun Taner'in düzenlediği edebiyat matinelerini izlemekte bulur. "Haldun'la ilk buluşmamızda ona artık ezberlediğim hikâyesinden pasajlar okudum. Ve o sıralarda eşimden ayrıldım" der. Bir tekne gezisinde Haldun Bey de cesaretini toplayıp Leylâ Pamir'e karşı beslediği duyguları dile getirir. 1955'te Haldun Taner ile evlenir, 1968'e kadar evli kalırlar. Bu tarihten sonra Leylâ Hanım Avrupa'ya bayrak açmıştır: Münih'e ve Viyana'ya gider. Koebel ve Hinterhofer ile çalışır ve Paul Badura-Skoda'nın ustalık sınıflarına katılır. 1969'da Heidelberg Devlet Konservatuvarı'nın yüksek bölümünden piyano ve piyano pedagojisi sınıflarından mezun olur. 1969-72 arasında Heidelberg Konservatuvarı'nda piyano öğretmeni olur. 1979'da İstanbul'a dönerek konser yaşamına veda eder.

Bundan sonra bir müzikolog olarak en önemli işlevine başlayacaktır:

Dergilerde inceleme yazıları yazar, Liszt, Schönberg ve Skryabin üstüne örnekleriyle konferanslar verir ve analizler yapar. İnci'nin Müzik Kitabı, Çağdaş Piyano Eğitimi, Ayşe'nin Müzik Kitabı, Müzikte Geniş Soluklar, Skryabin, Müzik ve Edebiyat, Romantizmden başlayıp 19. yüzyıl sonuna dek uzanan analizleridir.

MÜZİK VE EDEBİYAT

Müzik ve edebiyat gibi iki değişik sanat dalını karşılaştırarak yazdığı "Müzik ve Edebiyat" (1996) beni en çok ilgilendiren kitabı olmuştu. Müziğin üç yöndeki işlevselliğini ele alıyordu: Birincisi striktür açısından, müzik malzemesini kendi malzemesi haline dönüştüren edebiyat yapıtları ki, "sonat" yapısının uyarlanması, ya da leitmotiflerin kullanımı bunun göstergesidir. İkinci işlevde romanları ele almıştı: Bestecilerin konularını bir esin kaynağı olarak kullanan edebi yapıtlara değinmişti. Örneğin Thomas Mann'ın müzik bilgisi bunun kanıtıdır. Roman sanki Thomas Mann'ın müzik bilgisini bir araç olarak kullanır. Üçüncü işlev ise edebiyat-müzik işbirliğinin doğurduğu ancak müziğin eklenmesiyle süslenip yücelen türlerdir. Örneğin