Adnan Çoker: Lale gibi bir ney sesi

1989 yılında TRT-Televizyonunda birçok sanat dalının erbabıyla söyleşiler yapıyordum. Geçen hafta yitirdiğimiz büyük ressamımız Adnan Çoker (1928-2022) de konuğum olmuştu. Konuşma tonu sanki bir tuvalin üstünde hızla birbirini kovalayan fırça darbeleri gibiydi. Konumuz resim ve müzik sanatlarını karşılaştırmak; tarihi ve çağdaş deyişi irdelemekti. Müzik sanatı sizin resminizi nasıl etkilediMüzikten etkilenmekte ekleme olamaz. Doğuştan varsa vardır. Yetinilir. Benim de doğuştan müziğe bir ilgim vardı. Bilimsel değil ama seviyorum müziği. İlk görüntüler bir heves olarak kabul edilebilir. Örneğin müzikle ilgili başlıklar verdim çalışmalarıma: "Op.19" (1954) veya "Boşlukta tekrarlanan Tema" gibi. Paris yıllarımdan sonra (1960), ikinci dönemimde Cezanne tipinde kontrpuan tekniğinden yararlandım. Üçüncü dönemimde caz etkin oldu. Daha emprovize bir şeydi, o anda oluşum. Resimde soyut-ekspresyonizmin getirdiği. O anda yapacaksınız. Resmin tümünü baştan, düzeltme şansınız yok artık. Aynen cazda sahnede oluşan bir olguyu biz tuvalimizde uyguluyoruz. Önce hiçbir düşünceniz yoktur; fırçayı gezdirirken duygular gelişir. Bir caz müzisyeni "Bugün iyi çalamadım" diyebilir. Bizde de aynen, aksamadan baştan sona yürütmek önemlidir. Tıpkı Zen Budizm'deki gibi. O an bir daha geri gelmez. O anı bir daha yaşayamayacaksınız. Eğer bir bozulma olursa, resmin tümünü baştan yapmalısınız. Burada resim ve müzik sanatları arasında bir soyut-somut karşılaştırması yapabilir miyizEn soyut ressamlar bile 1930'da "somut resim" diye girdiler. Emprovize müzik, soyut ekspresyonist resim gibi tekrarlanamaz. Doğrudan doğaçtandır. Bir daha tekrarlanmayacak. Düşünsel pay çok gerilere itilmiş. Onun yerine duygular ön plandadır. Ancak bunun bir dili vardır. Böyle bir şey yaptığın zaman:1) Ressamca rastlantılar gelir. Bu rastlantıları sanatçı iyi görürse bırakır. (Örneğin boya akmışsa.) Yoksa değiştirir. 2) Doğaçtan müzikte olduğu gibi, amacınızı gizleme olayı vardır. Bütün fikirlerinizi, bütün kompozisyon fikirlerinizi, amaçlarınızı gizlemeniz lazımdır. Çünkü doğaçlamanın tekniğini bozar. Sonuna kadar sürebilmeniz için amaçlar belirgin olmamalıdır. Müzikten etkilenen yön, doğaçtan müziğin özelliğidir.Son dönemime gelince mimari ile sıkı bir ilişki içindeyim. Şu veya bu müziği dinlemem söz konusu değil. Seyirci yine müzikal tadlar bulabilir. Üçüncü dönemimde çalışmalarıma kişiyi yönlendirmeden yaklaşıyorum. Seyirci rahat bir şekilde müzikal değerlerin var olup olmadığını araştırabilir. Belki bir yapı-ritim-minimalizm ilişkisi bulacaktır. 1954'de John