Ya deryada ufuk, ya derede yosun olacağız demiştim. Ey merhametin 16 yaşı Yasin biz kazandık. Kursağımızda kalan acının düğümü, sofrada eksik tabak, bir el eksik bölünen Diyarbakır'ın helal ekmeği biz kazandık. Seni tanımak istemeyenler değil, seni ayağındaki beninden tanıyan annen kazandı Yasin. Seni katlederken salyalara sarılan zılgıtlar değil,
Karşımızdakinin alçaklık seviyesine toprak atacağımız son gün. Kendilerini kinle şişirip nefretle genişleten garip tavırlara tiryaki, tuhaf varlıklar alemini minderde göreceğimiz son gün. Bir seçim yapacağız. Ya deryada ufuk, ya derede yosun. Ya güller dereceğiz bu bahçede, ya otlar saracak eteklerimizi. Ya dağlara buğday serpeceğiz, ya da kurdun a
İnsan, açık büfe kahvaltı tabağı gibi, yiyemeyeceğini bildiği halde tabağında görmek istediği duygunun körü. Hangi duygu hali bu "şaşırma duygusu". Yüzme bilmediğini bildiğimiz bir kişinin "söz boğulmayacağım" diyerek suya atlamasına bir ülkeyi feda etmeyi göze almak, gerizekalılık olmuyor da bu topraklar için neredeyse tehlikeli sularda bile profe
Kimi beyin takımında parkur eskitiyor, kimi zıbın takımında yedek oyuncu bile değil. Zor zamanlar için biriktirdiğiniz paranın sair zamanlardaki zorluklar için biriktirdiğiniz kelimeler kadar ehemmiyeti yoktur bazen. Öyle zamanlardayız. Kelimelerine bakıyorsun hepsi birer hamam inşaatı. Yazdıklarına bakıyorsun yangında gözden çıkarılmış tarak anons
Bayramdan geldim. Şehirler gezdim... Muhalif olsaydım antidepresanlı şeker yerdim bu bayram. Sorduğum herkes Recep Tayyip Erdoğan diyordu. Kalp harçlığımız oldu. Bizim gibi beyaz yakalılar diyen yüksek katlı hava boşluğu teyze, püfür püfür sıyıradursun beyaz yazmalı teyzelerin dua düeti moral vahası. Daha önce ahır kapısında zil aranmaz diye yazmış
Ufuk başlığın genlerinde. Şeref, eğimli arazide çamurda patinaj. Hakikat yaşam savaşı veriyor. Bu saatten sonra toprağın sırtı yere gelmez. Destan yazan kaleme çiklet manisiyle gölge etmeyiniz. Seçim günleri sirk çadırında fıstık krizine girenleri izliyorum. Muhalefetin Siyaseti, makyajsız yakalanan ünlü yüzüne dönmüş, çırpındıkları kaplardaki malz
Acıyarak gülme eski bir duvarın rutubetini kusması gibi, yüzümüzün artığı acıyarak gülme. Yazsan arşivde kir, yazmasan kağıdın şerefine mahcupsun. Sirkte fıstık krizine girmiş hösttebek gibiler kazıyıp yığıp tarlayı talan etmekten başka hedefleri yok. Bendlerini aşmış levsiyat barajları, kazan dairesinin şekilsiz tenekeleri hepsi kibrin kuburunda a
Öyle leşlik sağanağı altındayız ki sıçrattıkça sıvıyorlar. Bir duruş demiştim bin kez kudurtuyor bunları. Salyalanmış ağızların şerrinden sabra sığınıyoruz. Bu kanatlı sürüngenlerin çektiği seksen yıllık belgesel acıyarak izlediğimiz bu kareler şaşkınlığımızın şarjından bile yemiyor artık. İçimizdeki her ses, sözleri sünse de nakaratı değişmeyen şa
Duyduk ki dünyaya konum atan bir liderin karşısına Fındığın iş başvurusuna referans olarak Urfayı yazan mutfak robotunu koymuşlar. Şaşkın değiliz Chp'nin yamalı içliğini hafif pudralayıp spot ışıklarına bulayıp aday diye yutturacaklardı zaten. Yan yollardan tavşan zıplatıp kestirmeden bir kaplumbağayı masala ikna etmişlerdi gördük.15 Temmuz'un ter
Klavyem terli.. Birbiri ardından atıp tutanların hakemi kelimelerdir onları yormazsanız yorulan siz olursunuz. Kelimeleri çok sevdiğimi söylemiştim lakin yamanmayacak zeka deliklerine çorap tıkamak için de kelimeleri yorup ahlarını almamak lazım.. Twitter'da şöyle gerinip esnerken tam ağzıma layık kahkaha buldum. Kısık ateşte Pişirin Payzın'ın yüre
© 2016