Padişah, kararlı tutumuyla darbe teşebbüslerini önledi

İsyan ve darbeleri önlemenin en önemli hususlarından biri, isyanı bastıracak olanların tereddüt etmeden hızla karar vermeleridir. Tereddüt ederek karar vermekte geciken sultanlar tahttan indirilmiştir. Osmanlı'nın son büyük zaferlerini kazanan I. Mahmud, isyanlar büyümeden ve toplumsal bir katılım olmadan askeri ayaklanmaları bastırıp tahtını korumuştu Osmanlı isyanları ve darbelerinin tarihi, Fatih'in ilk hükümdarlığında 1446 yılındaki "Buçuktepe İsyanı" ile başlar ve imparatorluğun son dönemlerine kadar gelir. Neredeyse Fatih Sultan Mehmed'den sonra isyanla yüzleşmeyen Osmanlı padişahı yok gibidir. 36 Osmanlı padişahından 12'si darbeyle tahtını kaybetmiştir. İsyan ve darbeleri önlemenin en önemli hususlarından biri, isyanı bastıracak olanların hızla karar vermeleri gerektiğiydi. Özellikle isyan çıktıktan sonra devlet adamlarının isyanı bastırmada geç kalmaları genelde isyanları başarıya ulaştırıyordu. Uzun tartışmalar ve nasıl hareket edileceğine hemen karar verip asiler üzerine gidilmediğinde, bu bir zafiyet olarak algılanmaktaydı. Harekete geçilmeyen her dakika baştakilerin aleyhine, asilerin ise lehineydi. Karar vermekte geciken sultanların da sonu tahttan indirilmekti. Örneğin, II. Osman, Sultan İbrahim, II. Mustafa, III. Ahmed ve III. Selim, asilerin üzerine hemen gidilmesine izin vermedikleri için tahtı kaybetmişlerdi. Buna karşılık Kanuni ve I. Mahmud örneklerinde olduğu gibi isyan büyümeden ve toplumsal bir katılım olmadan bastırmayı bilen hükümdarlar tahtlarını koruyabilmişlerdir. Patrona ve asiler öldürülüyor. İSYANCILARI ÖLDÜRTTÜ İsyanla tahta çıkan padişahlar, iktidarlarının ilk dönemlerinde kendisini başa getirenler karşısında hareketsiz ve etkisiz kalmaktaydı. Fakat iktidar ortak kabul etmediğinden yeni sultan ilk fırsatta kendisini tahta çıkaranların tahakkümünden kurtulmak için kolları sıvamaktaydı. 1730'da Lale Devri'ni sona erdiren isyandan sonra devlet yönetiminde etkili olan Patrona Halil'in etkisi uzun sürmedi. Birinci Mahmud, darbeciler olduğu müddetçe iktidarını kuramayacağının farkındaydı. Asilerin hareketinden rahatsızlık duyan Birinci Mahmud, Patrona Halil ve arkadaşlarını sarayda, isyandan iki ay sonra 25 Kasım 1730'da tertip ettiği bir tuzakla öldürttü. Patrona ekibi ortadan kaldırıldıktan sonra, asilerden kurtulmayı başaranlar intikam almak için gizliden gizliye hazırlık yaptılar. Ancak yeni sadrazam Kabakulak İbrahim Paşa, asilerin her hareketini adamları sayesinde haber alıyordu. Sadrazam, 27 Mart 1731'de hemen Yeniçeri Ağası Abdullah Paşa ve diğer ağaları konağına çağırdı. Hızlı bir şekilde önlem almalarını ve sabaha kadar bütün şehri gezip teftiş etmelerini emretti. Fakat sadrazamın bu uyarısını dikkate alan olmadı ve emrettiği tedbirler de alınmadı. I. Mahmud HALK, ASİLERİ TEPELEDİ Sadrazamın konağındaki toplantıdan haberdar olan asiler ise hemen toplanıp Ağakapısı'nı bastılar. Daha sonra Cebehane'yi basıp silahlara el koydular. Adeta Patrona isyanının başındaki manzara tekrar yaşanıyordu. İsyanın giderek yayılması üzerine Birinci Mahmud, bütün devlet ricalini Topkapı Sarayı'na davet etti. Sadrazam daha önceki isyanda bu tür gecikmelerin nasıl sonuçlandığını gayet iyi bildiğinden vakit kaybedilmeden Sancak-ı Şerif'in çıkarılmasında ısrar etti. Saraydaki askerler de silahlandırıldı ve sabah olur olmaz Etmeydanı'ndaki asilerin ortadan kaldırılması kararlaştırıldı. Sabahın ilk ışıkları ile Sancak-ı Şerif dışarı çıkarılıp bütün halk sancağın altına çağrıldı. Patrona İsyanı'nın tam aksine, bu ilânı duyan şehir halkı ellerine geçirdikleri silahlarla sancak altına akın etti. Sancak-ı Şerif önde, sadrazam, saray askerleri ve İstanbul halkı arkada Etmeydanı'nda doğru yürümeye başladılar. Asiler halkın üzerine ateş açtılar fakat halk dağılmayınca bu defa da Sancak-ı Şerif'e ateş ettiler. Bunun üzerine halk galeyana geldi. Asilerden kaçabilenler kaçtı, kaçamayanlar ise halk tarafından linç edildi. Ağustos 1731'de asiler tekrar isyan çıkarmak için hazırlığa başladı. Fakat bu teşebbüs kısa sürede öğrenilip elebaşları yakalandığı için isyan büyümeden önlendi. Başarısız isyan girişiminden sonra yapılan takibat sonucu yüzlerce kişi cezalandırıldı. Osmanlı-Rus Savaşı'ndan bir sahne. BAŞLAMADAN SONA ERDİ 1736-1739 yılları arasındaki Avusturya ve Rusya ile olan savaşlarda zafer kazanılıp Belgrad yeniden fethedilmişti. Barış antlaşmaları imzalandıktan sonra terhis olan askerlerin büyük bir kısmı İstanbul'a akın etti. Ayrıca savaşta zarar görenler de şehre göçtüğünden İstanbul'daki nüfusta büyük bir artış yaşandı. Göç yüzünden 1739 kışında İstanbul'un gıda ihtiyacını karşılamakta sıkıntılar yaşandı. Alınan tedbirlere rağmen her geçen gün sıkıntının artması, gıda ürünlerinin büyük bir kısmının karaborsaya düşmesi üzerine şehirde kundaklamalar hızla çoğaldı. Sıkıntının giderilememesi üzerine 6 Haziran 1740'ta İstanbul'da büyük bir isyan başladı. İsyan ilk olarak Sipahi Çarşısı'nda ortaya çıktı. Sayıları oldukça az olan asiler, çarşıdaki dükkânları