Zihniyet

Biz neler gördük neler... Bülent Ecevit döneminde milletvekili pazarları kuruldu. AP'den istifa ettirilen isimlerin hepsine birden bakanlık verildi. "Yaşa, bravo" nidaları ile alkışladılar. Sonra On bir Ayaklı Hükümet kuruldu. Bakan yapılan transfer isimlerin içinden Bakanlıktaki "odacı" kadrolarını bile satanlar çıktı. Bunlardan bazıları Yüce Divan'da yargılanıp ceza yedi. İsmini vermeyeyim (çünkü oğlu babası ile gurur duyuyor) biri ceza alıp yıllarca içeride yattı. Cezasını bitirip tahliye olduktan sonra, omuzlara alınıp "Türkiye Seninle Gurur Duyuyor" sloganları atıldı. Çok milletvekili transfer pazarlarıyla karşılaştık. Bu yolla iktidarlar devrildi. O pazara düşen milletvekilleri yine alkışlandılar. Bir tek Kubilay Uygun dillere takıldı. Peş peşe birkaç parti birden değiştiren o milletvekiline "Fırıldak Kubi" adı verildi. Adeta bütün suç O'nun üzerine yüklendi. Yerden yere vuruldu. Çok uzağa gitmeyelim. Daha yeni CHP'den İYİ Parti'ye "ödünç milletvekili" verildiğini hepimiz yaşadık ve gördük. Onlar da alkışlandı. Hatta "demokrasi kahramanları" yapıldı. Nihayet CHP kökenli İzmir Milletvekili Mehmet Ali Çelebi AK Parti'ye geçti. Sen misin bunu yapan Yer yerinden oynadı. Söylenmedik laf kalmadı. Oysa Çelebi savunduğu fikirlerin gereğini yaptı. Asker kökenli FETÖ mağduru bir ismin, bugün onlara göz kırpan ve mavi boncuk dağıtan yapılarla beraber yol yürümesi beklenemezdi elbette. Kendisine "topaç" adı takıldı ve yerden yere vuruldu... Çok ironik bir durum aslında! Bunu da partilerinin grup toplantılarında "transfer" törenleri düzenleyip, "Bakın şu da bu da bize katıldı" diye övünüp alkışlayanlar yaptı! Bakın Altılı Masa'ya, Meral Akşener kaç parti değiştirdi, nereden nereye savruldu! Ahmet Davutoğlu ne idi bugün ne oldu! Ali Babacan dün nerede duruyordu, bugün nerede! Hemen akla gelen bazı isimleri sayalım isterseniz: Mehmet Ali Çelebi'ye "topaç" diyenler, Abdüllatif Şener, Mehmet Bekaroğlu, Cemal Enginyurt, Bülent Kuşoğlu, Mansur Yavaş,