"Yanık kokuyor Ankara"

Beş yıl önce bugün son hazırlıklar yapılıyordu. Hem Ankara, hem Pensilvanya, hem de Washington'da hummalı bir faaliyet vardı. Telefon trafiği hızlanmıştı... Başarılı olunsaydı, Türkiye esir alınmıştı. Çoğumuz bugün hayatta değildik. Hatta cesetlerimiz bile bulunamamıştı. O hain teşebbüs, 15 Temmuz 2016'da milletin göğsünde parçalandı. Bugün "FETÖ'cü Hain Darbe Girişimi" adını veriyoruz o kabus gecesine. Hem evet, hem değil. Daha doğrusu bu ifade o gece ne yapılmak istendiğini ortaya koymak için yeterli olmaz. O girişim, Türkiye'yi esir alma projesiydi. Geçmişte "Cemaat" ya da "Hizmet Hareketi" dediğimiz yapı, sadece kullanılan bir aparattı. Yerli de değildi, milli de. İllüzyon oyunları ile milletin gözünü boyuyor, sonuçta emperyalist güçlere hizmet ediyordu. Emir aldığı yer belliydi ve paydaşları da çoktu. 15 Temmuz gecesi görüldü zaten bu. Sadece FETÖ'cu olarak bilinen askerler değil, dışarıdan yönlendirilen "NATO subayları" da işin içindeydi. Onlar da halkın tepesine bomba yağdırdı. Zaman içinde deşifre oldu bu yapı zaten. Beyaz Saray eski Güvenlik Danışmanı John Bolton, birkaç gün önce televizyondan "Başka ülkelerde darbe planlamalarına yardımcı olan bir kişiyim" diye ilan etti. İşte o "başka ülkelerden" biri de Türkiye idi. Bu adam, Türk Demokrasi Projesi Derneği'nin kurucusu. O derneğin kurucuları arasında FETÖ'cü isimler de var. El ele, omuz omuza çalıştılar. Ne demişti Bolton, yıllar önce "Türkiye'de alarma geçmenin vakti geldi. Bir zamanlar güvenilir NATO müttefiki, şimdi Rusya'yı kucaklıyor" ifadesini kullanmıştı! 15 Temmuz da harekete geçtikleri gün oldu. 15 Temmuz 2016, çok önemli bir dönüm noktasıdır aslında. Esir alınmak istenirken, ayağımızdaki prangalardan kurtulduk. Tam "bitti" denileceği anda, adeta yeniden doğduk. Pislikler temizlendi, yollar açıldı... O gece verilen mücadele yaşanmasaydı, bugün Suriye'de olamazdık. Mavi Vatan'da önümüze sürekli engeller çıkardı. Karabağ Zaferi hayaldi. Afrika başta olmak