Olmuyor ki!..

Alt alta dizip topluyorsun, sonuç çıkmıyor. Yan yana koyup hesaplıyorsun, yine sayı tutmuyor. Olmuyor, olmuyor... HDP'siz bir çözüm yok! HDP de bunu bildiği için yüksek perdeden atıp tutuyor. Ama bir başka gerçek daha var ki, HDP de tek başına hiçbir şey değil. Eti ne, budu ne Demek ki... Hepsinin birbirine ihtiyacı var. Biri ya da birkaçı, diğerleri olmadan hiçbir şey ifade etmiyor. Hepsi birbirine eklemlense, bir araya gelse, kenetlense bile yine sınırda geziyor. Onlar da biliyorlar durumu. Biliyorlar, ama kayıkçı kavgasını da sürdürüyorlar. Bu gerçeğin bilinmesi işlerine gelmiyor. "Biz doğal müttefikiz" ya da "çaresiziz" deseler, "Etle tırnak gibi birbirimizden ayrılamayız" gerçeğini ortaya koysalar, seçmen ürkecek. Kaçak güreşiyorlar o yüzden. Şimdilik seçmeni alıştırma turları yapıyorlar. Bir de geniş kitleleri ellerinden kaçırmamak için topluma alabildiğine bir "Erdoğan düşmanlığı" körüklüyorlar. Altılı Masa'nın HDP'ye, HDP'nin de Altılı Masa'ya mecbur, hatta mahkûm olduğunu ilan edecek halleri yok tabii! Bir de televizyonlarda sürdürülen ucuz tiyatro gösterileri var. Gerçekler bir yana atılıyor. Aday adayları üzerinden "Olmaz, HDP şöyle der, HDP böyle der" yorumları yapılıyor. HDP elbette bir şeyler der. Ancak, Altılı Masa'nın adayı kim olursa olsun, sonunda uzlaşır. Çünkü karşıda Erdoğan ve Cumhur İttifakı var. Hevaller, saklandıkları deliklerde "Yandık, bittik, inimizden kafamızı dışarı çıkaramıyoruz" diye feryat figan bağırıyorlar. Onların göz göre göre yok olmasına seyirci kalacak değiller elbette. O ya da bu isim fark etmeyecek. Altılı Masa'nın göstereceği adaya sarılacak, hatta yapışacaklar. Sıkışmış durumdalar. Aynı sıkışıklık Millet İttifakı'nda da var. HDP'siz hiçbir anlam ifade etmiyorlar. Birlikte hareket etmeleri, karşılıklı taviz vermeleri kaçınılmaz. Ha Ahmet olmuş, ha Mehmet, sonuç değişmeyecek. "Al gülüm, ver gülüm" yapmak zorundalar. Peki kim kime ne verecek.. İşte korkutucu ve ürkütücü olan da bu! O yüzden kaçınılmaz