Öğrenseler bari!..

Akaryakıt, doğalgaz, elektrik... Bunlar enerji denildiğine akla gelen ve salgın şartları sebebiyle sadece ülkemizde değil dünyada fiyatlarında ciddi yükselişler olan ürünler. Dünyada ve bu arada Türkiye'de enerji ile ilgili yaşananlar hakkında ciddi bilgi sahibi olması beklenen muhalefetin enerjideki fiyat artışları ile ilgili yaklaşımı tam da 'bekara hanım boşamak kolay gelirmiş' sözündeki gibi. Doğalgazda 10 kat, petrol ve kömürde 5 kat fiyat artışı yaşanmışken, gerek bunlar ve gerekse elde edilmesinde bu ürünler kullanılan elektrik fiyatlarındaki artışa biraz insaflı yaklaşılmasını bekliyor insan. Hele de geçtiğimiz yıl milletimizi rahatlatmak için doğalgazda 80 milyar, akaryakıtta 65 milyar ve elektrikte 20 milyar liralık sübvansiyon uygulanmışsa... Dar ve sabit gelirlileri rahatlatmak için sağlanan desteklerin, esnaf ve üreticiyi de kapsayarak bu sene de sürdürüleceğini de biliyoruz. Ükemizin enerji ile ilgili durumunu bilmeleri ve hakikaten sadra şifa teklifleri varsa bunu herkesle paylaşmaları gereken CHP ve beraberindekilerin, sadece esip savurmaları, iktidar olma konusunda ümitsiz olduklarını gösteriyor. Petrolde ihtiyacımızın ancak yüzde 9'unu, doğalgazda şimdilik ancak yüzde 1'ini karşılayabiliyoruz. Bu ürünler ve bunlarla bağlantılı olarak elektrik de işin içine katıldığında ülkemiz enerjide toplamda yüzde 70 oranında dışa bağımlı. Türkiye gelişen ve dolayısıyla enerji ihtiyacı yıldan yıla artan bir ülke. Tabii gelişme çizgisine uyun bir şekilde enerji ihtiyacını yerli ve mümkün olduğu kadar yenilenebilir kaynaklardan karşılamaya çalıştığımızın altının da çizilmesi gerek. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez'in son birkaç gündür değişik mecralarda anlattıkları, ülkemizin enerji tablosu ile ilgili gerçekler açısından son derece önemli veriler içeriyor. Recep Tayyip Erdoğan başkanlığındaki AK Parti hükümetlerinin, 2002'de 32 MW civarında olan