Ne de çok!..

Muhalefet partilerinin lider ve sözcüleri, başta akaryakıt olmak üzere enerjide fiyatların çok yükseldiğini söylemeye bayılıyorlar. Ancak, 'peki siz olsaydınız ne yapardınız' denildiğinde bön bön bakmaktan başka yapabildikleri bir şey yok. Petrolde yüzde 92 ve doğalgazda yüzde 99 dışarı bağımlı iseniz enerji fiyatları konusunda yapılabilecek şeyler sınırlı. 2020'de 20 dolara kadar inen ham petrolün varili bugünlerde 130 doları bulmuş durumda. Bundan sonrası da belirsiz. Doğalgaz fiyatlarında en az 10 kat artış olmuş ve daha da yükseliyor. Aynı süreçte kömür fiyatları da 5 misli artmış. Isınmada doğalgaz yerine kömür kullanmanın faturaları en az üç misli artıracağı, malum. Hava kirliliği ayrı problem. Geçtiğimiz yıl doğalgaz, elektrik ve akaryakıtta sağlanan sübvansiyonların toplam tutarı 165 milyar TL. Uygulamanın bu sene de devam edeceği ve böylelikle fiyat artışlarının mümkün olduğunca dengeleneceğini, biliyoruz. Doğalgaz ve petrol arama konusunda ezberleri bozan AK Parti iktidarı, Karadeniz'deki 540 milyar metreküplük doğalgaz keşfi ile büyük bir adım attı. Petrol üretiminde de kısmi artış var. Petrol ve doğalgaz arayışının kararlı bir şekilde sürdürülüyor olması, işin güzel yanı. Bağırıp çağırmayı çok sevenler, Karadeniz'deki doğalgaz keşfine adeta üzülmüş ve 'gaz ıslak' ve benzeri saçmalıklarla itibarsızlaştırmaya çalışmışlardı. İnşallah önümüzdeki yıldan itibaren kullanmaya başlayacağımız Karadeniz doğalgazının, ülkemizdeki tüm evlerin ısınma ihtiyacını yaklaşık 30 yıl boyunca karşılayacağını onlar da biliyor oysa. Aynı kesimin yerli kömür hassasiyeti de ilginç. Güya yerli kömürü savunanlar, bir yandan yeni maden arama faaliyetlerini engellemeye, bir yandan da elektrik üretiminde kömür kullanılmasına mani olmaya çalışıyorlar. Tabii nükleer enerji yanında rüzgar ve güneş enerjisi girişimlerine karşı olduklarını da unutmamak gerek. Türkiye'nin şimdilik zayıf noktası olan enerji ile ilgili projeler geliştirmek yerine