Benzeşmek

Gündemi epeyce meşgul ettikten sonra, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın kararıyla 1 Temmuz 2021'de çekildiğimiz İstanbul Sözleşmesi, Danıştay'ın iptal müracaatlarını reddi ile tekrar gündemde... Tam adı 'Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi' olan belge, İstanbul'da imzalandığı için İstanbul Sözleşmesi olarak anılıyor. Temelde kadına yönelik her türlü şiddetin önlenmesi, mağdurların korunması, suçların cezalandırılması ve kadına yönelik şiddetle mücadele politikalarının hayata geçirilmesini esas alan İstanbul Sözleşmesi, bazı maddelerindeki imalar sebebiyle ciddi tartışmalara sebep olmuş ve feshedilmişti. Sözleşmenin iptali birilerince kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleri konusunda geri adım olarak nitelense de, İstanbul Sözleşmesi'ndeki bazı muğlak ifadelerin LGBT türü oluşumlara destek manasına yorumlanması, esas problem. Gerek fesih sürecinde ve gerekse Danıştay'ın iptal taleplerine ret cevabı vermesi sebebiyle yaşananlar da, kadına şiddeti önemsiyormuş gibi gözüken bazı yapıların esas dertlerinin LGBT meselesi olduğunu bir kez daha net olarak ortaya koydu. Danıştay'ın iptal talepleri ile ilgili ret kararı, sözleşmenin feshedildiği günlerinde ortalığı velveleye verenleri tekrar hareketlendirdi. Aralarında kadına yönelik şiddeti önemseyen ve sözleşmenin bu hususta faydası olduğunu zannedenler de var elbet. Ancak esas gürültü çıkaranlar, sözleşmeyi kanırtarak LGBT lehine anlamlar çıkarmaya çalışanlar... Bekleneceği gibi destekçileri de altılı masa. Kılıçdaroğlu, 'iktidar olduklarında ilk 24 saat içinde İstanbul Sözleşmesini yürürlüğe koyacaklarını' söylerken, Akşener de, 'kadınlara yönelik her türlü şiddette bu siyasi karara imza atan parmakların izi olacak' açıklamasını yaptı. Altılı masanın müdavimlerinden Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın açıklaması,