Terörle mücadelenin çok yönlü dinamikleri

Geçtiğimiz hafta cuma ve cumartesi günleri Irak'ın kuzeyindeki Hakurk ve Metina bölgelerinde bulunan askerlerimize yönelik hain terör saldırılarına ilişkin yeni bilgiler geldikçe durum daha da aydınlanmaya başladı. 22 ve 23 Aralık tarihlerinde Hakurk ve Metina'daki askerlerimize yönelik gerçekleştirilen terör eylemlerinin PKK'nın mevcut kapasitesinin üzerinde olduğunu, PKK'nın tek başına bu eylemleri yapamayacağını daha önce de söylemiştim. Yani bu hain teröristleri terör eylemleri yapmaları konusunda destekleyen, yönlendiren, talimatlandıran üçüncü taraf derin istihbarat yapılarının olduğunu her zaman dikkate almamız gerekmektedir. Yeni gelen bilgiler ışığında aslında teröristlerce Irak'ın kuzeyindeki 4 bölgede bulunan toplam 7 noktaya saldırı planlandığını ancak bunlardan iki noktaya saldırı gerçekleştirilebildiğini, diğer beş noktaya yapılmak istenen saldırıların askerlerimizce boşa çıkarıldığını anlıyoruz. Konuyla ilgili detaylar pek çok mecrada anlatıldığı için burada daha fazla detaya girmeyeceğim ancak açıklanması gereken bazı hususlara değinmek istiyorum.

Bir ülkenin güvenliği sınırlarından itibaren değil derinliklerden itibaren başlar. Önemli olan tehlikenin sınıra gelmeden önce önlenebilmesidir. Tehdit kapıya dayandıktan sonra her şey için çok geç olabilir. O yüzden bizim Irak'ın kuzeyinde belirli bir derinlikte güvenli bölge oluşturmamız ve egemen bir Irak devleti kurulana kadar orada kalmamız ülkemizin güvenliği açısından son derece önemlidir. Daha önce de pek çok defa sınırın belli bir derinliğine kadar yapılan sınır ötesi operasyonlar terörle mücadelede başarılı olmamızı sağlayamamıştır. Teröristlerin eylem güçleriyle sınırımızı geçmelerinin önlenmesi, yurtiçine lojistik aktarmalarının engellenmesi ancak Irak sınırında güvenli bölge oluşturmakla mümkün hale gelebilir. Irak'ın kuzeyi güvenli hale getirildiği için bugün Gabar'da petrol çıkarabiliyoruz, özellikle Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde toplumsal hayat normal süreçleri içerisinde devam edebilmektedir. Bu kapsamda Suriye ve Irak'ın kuzeyindeki mevcut sabit ve yedek üs bölgelerimizin sayısı artırılmalı, askeri güçlerimiz takviye edilmelidir.

Sosyal medyadaki Irak'taki askerlerimizin karlı ortamda küçük çadırlarda kaldıkları görüntüler servis edilmektedir. Operasyona çıkan askerler nadiren ve sadece küçük bir kısmı kısa süreli olarak çadırda kalabilir. Çadırlar aslında personelin kalması için değil, teçhizat ve malzemeyi kötü hava şartlarından korumak için kullanılır. Görüntüler dikkatlice incelenirse zaten askerlerimizin de bunu yaptıkları görülebilir.

Bütün bunların dışında da özellikle sosyal medyada ordumuz ve devletimiz aleyhine birtakım çirkin propagandalar yapılmaya çalışılmaktadır. Verilen şehit sayısının gizlendiği, teröristlerce rehin alınan Türk askerlerinin olduğu gibi ahlaksızca bir takım şayia ve söylemlerin yayılmaya çalışıldığına şahit olmaktayız. Bunların hepsi yalandır. Çatışmaya giren askerlerimiz üç gün içerisinde saldırı girişiminde bulunan 30 teröristi etkisiz hale getirmeyi başarmıştır. Sadece bu da değil hem Suriye'de hem de Irak'ta bütün terör hedefleri, tesis ve müştemilatlarıyla birlikte kapsamlı şekilde TSK ve MİT tarafından tereddütsüz şekilde vurulmaktadır. Böylece sadece teröristler değil terörü besleyen ve destekleyen arkasındaki emperyalist güçlere de cevap verilmiş olmakta, onlarca yıldır terörü besleyip büyütenlerin teröre harcadıkları paralar ve sağladıkları imkanlar çöpe gitmektedir.