Dünyanın yeni kriz merkezi Kızıldeniz

Gazze savaşı başladığından bu yana Yemen'de bulunan Husi güçlerince Filistin halkına ve Hamas direnişine yardım etmek amaçlı olarak Kızıldeniz'den Akdeniz'e uzanan uluslararası deniz yolunu kullanan İsrail ve destekçilerine ait savaş ve ticaret gemilerine karşı birtakım füzeli ve drone'lu saldırılar yapılmaya başlandı. İran destekli Yemen'de yaşayan Husilerin iddiası bu, Gazze'de İsrail ile savaşan Hamas'a yardım etmek ancak sonuçlarına bakacak olursak Kızıldeniz'in giderek bir kriz merkezine dönüştüğünü görüyoruz. Açık olarak 10 ülkenin, kapalı olarak 9 ülkenin katılımıyla yani toplam 19 ülkenin savaş gemileri ve savaş uçaklarından oluşan uluslararası koalisyon Kızıl Deniz'de Amerika'nın liderliğinde toplanmaya başladı. İsimlerinin açıklanmasını istemeyen ancak koalisyonda yer alan 9 ülkenin Ortadoğu'daki bazı Arap ülkeleri olduğu tahmin ediliyor.

7 Ekim'den bu yana Yemen'deki Husilerin Kızıldeniz'de sivil ticaret gemilerine yaptığı saldırılar nedeniyle petrol fiyatları varil başına yaklaşık 3-4 dolar arttı ve Avrupa'ya akış sağlayan dünya lojistik zincirinde tıkanmalar ve bazı kopmalar meydana geldi. Bu nedenlerden dolayı çoğu ülkenin mevcut enflasyonlarının yaklaşık yüzde 10 oranında arttığı gözlemlendi. Dolayısıyla Husiler sahip oldukları jeopolitik konuma dayalı olarak küresel ticaret sistemini stratejik seviyede etkileyebilecek saldırılar düzenleyebildiği için ABD önderliğinde uluslararası bir koalisyon gücü oluşturuldu. Toplam 19 ülkenin katılımıyla Kızıldeniz'de oluşturulmaya başlanan uluslararası askeri koalisyonun iki aşamalı bir plana sahip olduğu düşünülmekte. İlk aşamada Husilerin Kızıldeniz'de yapabileceği drone'lu ve füzeli saldırıları önlemek, ikinci aşamada ise Yemen'deki Husi hedeflerini havadan vurmak. Ancak hava harekatları Husileri durdurmaya yetmez ise veya hava harekatları esnasında müttefiklerin oluşturduğu askeri güç beklenmedik kayıplar verirse bu durumda üçüncü aşama ne olacak İşte burası belirsiz ve karanlık. Bariz şekilde ne olacağını bilmek ve şimdiden kestirebilmek çok kolay değil ama savaşın Yemen'den İran'a doğru yayılma ihtimalini artırabileceğini dikkate almak gerekir. Burada önemli olan İran'ın Lübnan'daki Hizbullah yerine Yemen'deki Husileri harekete geçirmiş olmasıdır. Şayet İran, Hizbullah'ı harekete geçirmiş olsaydı etkisi taktik ve sınırlı kalacaktı ama Husileri harekete geçirerek daha stratejik etkiler üretebilecek araçlara sahip olduğunu tüm dünyaya göstermiş oldu.

Gazze'deki Hamas-İsrail çatışmasına bakacak olursak son dönemde yaşanan bazı gelişmelerin Hamas'ın elini güçlendirdiğine şahit oluyoruz. Geçtiğimiz hafta Hamas'ın elinde esirken bir şekilde serbest kalan üç İsrail askerinin yine İsrail askerleri tarafından öldürülmelerinin yankıları devam etmekte. Halen İsrail ordusu Gazze'deki Filistinlilerin üzerine ölüm yağdırmaya devam ediyor. Bunun oluşturduğu dış kamuoyu baskısı giderek artmakta. İsrail ordusunun yapmış olduğu saldırılar kuzeyde ve güneyde duraklamış vaziyette ve İsrail mevcut taarruzlarını geliştiremiyor. Sonuçta askerî açıdan ortaya çıkan statik durum İsrail ordusunun daha fazla kayıp vermesine yol açıyor. Yani cephede değişen pek fazla bir şey yok. İsrail ordusunun Gazze'de sonuç alamadığı askeri saldırılar düzenlemesi genellikle daha fazla zayiat vermeye sebep olduğundan bu durum İsrail'i her geçen gün daha güç pozisyonların içine sokuyor. Gazze'nin hem güneyinde hem de kuzeyinde taktik durum üstünlüğü askeri çatışmalar bakımından halen Hamas da görünüyor. Tabii Hamas'ın daha basit yöntem ve araçlarla savaşması, insan gücü problemi olmaması, uğradığı zayiat ve insan gücü kayıplarının sosyolojik bir probleme yol açmaması mücadelede Hamas'ın üstün olmasını sağlayan faktörler arasında yer alıyor. Bütün bunlar İsrail'in ikinci ateşkes ve devamında iki devletli çözüme dayalı barış masasına oturmasını zorunlu hale getirmektedir. Beklenenin aksine İsrail'in askeri kapasitesinin bu savaşı götürmek için yeterli olamaması, Hamas'ın beklenmedik ölçüde akıllı ve güçlü direnişi, savunmasını başlangıçtan itibaren derinliğine ve kademeli olarak aktif şekilde icra edebilmesi Hamas'ın arzu ettiği askeri ve siyasi sonuçların oluşmasında son derece etkili olmaktadır. O zaman temel soru Hamas'ın değil İsrail'in bu savaşa ne kadar dayanabileceğidir. Birkaç hafta içinde ikinci ateşkes için tarafların masaya oturma ihtimali son derece yüksek. Ama İsrail ve Hamas için bunun politik sonuçlarını şimdiden kestirebilmek biraz güç.