Omega-3 her yaşta kıymetli

Son günlerde balık tüketiminizi gözden geçirdiniz mi Eğer balık tüketiminizin bu dönemlerde azaldığını düşünüyorsanız dikkat, sürdürülebilir balıkçılık yöntemiyle sofranızda balık her mevsimde yer alabilir. Balık tüketiminin ve yeterli omega-3 alımının tüm yaş grubundan bireyler, özellikle de büyüme dönemindeki çocuklar veya ileri yaştaki bireyler için önemli olduğunu her fırsatta vurguluyorum. Yetişkinler ve çocukların da hafıza ve zihinsel gelişimine yardımcı olduğu birçok araştırmada gösteriliyor. Ek olarak cilt ve saç sağlığı, eklem ağrısı ve sertliği, inflamasyon üzerinde de olumlu etkilerine işaret eden çalışmalar var. Bakın konu ile ilgili güncel çalışmalar neler söylüyor.Akciğer sağlığında önemliTemmuz ayında yayımlanan çok yeni bir çalışma ise omega-3 yağ asitlerinin akciğer sağlığı üzerinde önemli bir etkisi olduğunu söylüyor. 15 bin sağlıklı yetişkinin değerlendirildiği çalışma; kandaki daha yüksek omega-3 yağ asitleri seviyelerinin, akciğer fonksiyonlarında artış ilişkili olduğunu belirtiyor. Araştırmacılar, somon, ton balığı ve sardalya gibi yağlı balıklarda yüksek seviyelerde bulunan bir omega-3 yağ asidi olan dokosaheksaenoik asitin (DHA) akciğer sağlığı ile en güçlü ilişkisi olduğunun altını çiziyor.Karaciğer yağlanmasında da rolü varKaraciğer yağlanması dendiğinde aklınıza diyetteki yağ miktarını azaltmalıyım düşüncesi geliyor olabilir. Fakat omega-3 gibi sağlıklı yağ asitlerinin karaciğer yağlanmasında çok önemli etkileri bulunuyor. Bu yüzden sağlıklı yağları dengeli bir şekilde içeren diyetlerden korkmayın. Balık, ceviz, fındık gibi sağlıklı yağların içerisinde yer aldığı tipik bir Akdeniz diyeti, çoğu hastalıkta olduğu gibi burada da tedaviye yardımcı. Konu ile ilgili geçtiğimiz günlerde Journal of Clinical Investigation'da yayımlanan çalışma, alkole bağlı olmayan yağlı karaciğer hastalığını (NAFLD) önlemeye yardımcı olmak için omega 3 yağ asidinin olumlu etkisinin bir kez daha altını çiziyor.Denizlerdeki ekosistemHer zaman toprak, hava ve su iyi değilse bizim de iyi olamayacağımızın altını çiziyorum. Sadece doğa için değil kendi yaşamımız için de bu konuda farkındalık sahibi olmamız gerekiyor. Biyoçeşitlilik kaybı deniz ve okyanusları hasta ediyor, balık çeşitliliği azalıyor. Balıkçılığın sürdürülebilir olması için kıyı ekosistemini, deniz ve su kaynaklarındaki biyoçeşitliliği korumak artık sorumluluktan ziyade zorunluluk. Avrupa Birliği genel sekreteri Antonio Guterres'in de geçtiğimiz günlerde belirttiği gibi artık 'Küresel kaynamanın içindeyiz'. Bu konuda almamız gereken önlemler acele değil, acil Sebze ve meyveler nasıl mevsimine göre değişebiliyorsa balığı da mevsiminde tüketmek, mevsim ve avlanma yöntemlerini göz ardı etmemek bu noktada kıymetli. Biyoçeşitliliğin korunması için sürdürülebilir balıkçılık yoluyla sağlanmış balıkları tercih etmek gerekiyor. Bu konuda ben gönül rahatlığı ile Metro Türkiye'ye güveniyorum. Balığı yalnızca ticari bir ürün olarak değil; gelecek nesillere bırakılması gereken bir değer olarak görmeleri ve sürdürülebilir balıkçılık anlayışı ile gerçekleştirilen projeleri bir beslenme uzmanı ve aktivist olarak beni çok mutlu ediyor. Sürdürülebilir balıkçılık odağında hayata geçirdikleri en son projelerinden biri de küçük ölçekli ve geleneksel alabalık yetiştiricilerinin kalite standartlarını yukarıya taşımalarını sağlayan Pek Âlâ Alabalık projesi. Alabalık