Denizlerin geleceği kıyı balıkçılığında

WWF Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli, "Denizlerin su altında başa çıkmak zorunda olduğu mücadeleyi çok geç görüyoruz. Deniz ürünlerini sorumlu bir şekilde tüketip ekosistem üzerindeki etkimizi sürdürülebilir düzeyde tutabilmemiz küçük ölçekli balıkçılığın devamlılığına bağlı" diyorGeçtiğimiz hafta Doğal Hayatı Koruma Vakfı (WWF) Türkiye'nin "Denizlerin Koruyucuları: Küçük Ölçekli Balıkçılar" adlı belgesel tanıtımına katıldım. Bu belgesel, deniz ekosistemlerinin tahrip olmasının yanı sıra geleneksel balıkçılığın gitgide kan kaybetmesi, buna bağlı olarak toplumun dengeli protein alması dahil gezegeni ve geleceği beslemek adına hepimizin sorumluluk alması gerektiğinin altını çiziyor. 2022'yi Birleşmiş Milletler'in "Uluslararası Geleneksel Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Yılı" ilan etmesi sebebiyle bu mesajların altını çizmeyi önemsiyorum. Bu yüzden, bu konuda çok güvendiğim WWF Türkiye Genel Müdürü Aslı Pasinli'yle konuştum. Balıkçıları da dinleme fırsatı bulduğumuz bu röportajda, onların da "Denizlerin altında yangın var!" diye çığlık attığını ve yardım istediğini gördük. Umarım bu röportaj onların çağrısını duyurmaya katkıda bulunur ve hepimizi elimizi taşın altına koymaya davet eder.WWF Türkiye'nin doğal hayatı koruma çalışmaları içinde denizlerin nasıl bir yeri var Denizler, yaban hayatı, tatlı sular, iklim gibi pek çok konuda çalışmalar yürütüyoruz. Ve maalesef neredeyse her gün bu alanlarda yeni sorunlarla karşı karşıya kalıyoruz. Sadece geçen seneye bir bakalım Önce müsilaj, hemen ardından yaşadığımız yangınlar. Neredeyse son 20 yılda yanan alanların toplamı kadar olan bu büyük yangın dalgası hepimizi derinden sarstı. Bu yangınlarla eş zamanlı olarak sellerle ve kuraklıkla da mücadele ettik. Denizlerimiz de doğa koruma mücadelesi yürüttüğümüz önemli alanlardan biri. Genelde orman yangını gibi bir felaket yaşandığında doğanın önemini hatırlıyoruz, o zaman içimiz yanıyor. Aslında çok uzun zamandır denizlerimizde de yangın var. Denizlerin su altında başa çıkmak zorunda olduğu mücadeleyi bizler daha geç görüyoruz. Müsilaj bu sorunların ete kemiğe büründüğü bir olay olarak çıktı karşımıza. İşin ciddiyetini ancak o zaman anladık; denizin sesini duyduk.var taboolaDivId "";var taboolaPlacement "";if (adServiceConfig.isMobile()) {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_mobile1_milliyet-" 6721655;taboolaPlacement"Mid Article Thumbnails_mobile1_milliyet";}else {taboolaDivId "mid-article-thumbnails_desktop1_milliyet-" 6721655;taboolaPlacement "Mid Article Thumbnails_desktop1_milliyet";}window._taboola window._taboola || ;_taboola.push({ mode: 'thumbnails-mid-a', container: taboolaDivId, placement: taboolaPlacement, target_type: 'mix' });_taboola.push({ article: 'auto', url: 'https:www.milliyet.com.tryazarlardilara-kocakdenizlerin-gelecegi-kiyi-balikciliginda-6721655' });Peki küçük ölçekli balıkçılığın denizlerin geleceği için önemi ne Binlerce yıllık geçmişe sahip küçük ölçekli balıkçılık insanlık olarak doğayla kurduğumuz en eski bağlardan biri. İnsanoğlu kıyısal alanlara yerleştiğinden bu yana basit av araçları ile avlanarak gıda temin ediyor. Küçük ölçekli balıkçılık (KÖB) bu zanaatın günümüzdeki devamı niteliğinde. KÖB, kıyısal alanlarda 12 metre altındaki boya sahip teknelerle yapılan günübirlik balıkçılık faaliyeti. Küçük ölçekli balıkçılar aynı zamanda büyük bölümünün denizlerde bilgi akışı sağlama konusundaki katkıları ve yasa dışı faaliyetleri gözlemleyerek bunu bildirmeleri nedeniyle de önemli bir konumdalar. Geçmişte olduğu gibi gelecekte de, hem deniz ürünlerini sorumlu bir şekilde tüketip hem de ekosistem üzerindeki etkimizi sürdürülebilir düzeyde tutabilmemiz küçük ölçekli balıkçılığın devamlılığına bağlı.Türkiye'de geleneksel balıkçılıkla geçimini sağlayan kaç kişi var, bugün hangi zorluklarla karşı karşıyalar Türkiye'de 13 binin üzerinde küçük ölçekli balıkçı teknesi var; bu sayı toplam balıkçı filosunun yaklaşık yüze 90'ı anlamına geliyor; bu yüksek orana rağmen küçük ölçekli balıkçılar toplam avın yalnızca yüzde 10'unu avlıyor. Bu teknelerde çalışan yaklaşık 20 bin balıkçının ailelerinin geçimi bu meslekle sağlanıyor. Bugün gerek denizlerde canlı popülasyonlarının giderek azalması gerekse ilk satıştaki paylarının düşüklüğü nedeniyle küçük ölçekli balıkçılıkla geçimini sağlayan aileler sosyal ve ekonomik problemlerle karşı karşıya. Baba mesleğini icra eden balıkçıların çocukları artık balıkçılık yapmak istemiyor.İklim değişikliğinin balıkçılar üzerinde nasıl bir etkisi varİklim değişikliği nedeniyle denizel ortamda meydana gelen ortalama su sıcaklığı artışı vb. fiziksel değişimler ekosistemin dengesinin bozulmasına yol açıyor. Bu durumun etkileri görülmeye başlandı. Yapılan bir araştırmaya göre denizler ısındıkça, gelişmekte olan ülkelerin yıllık potansiyel av miktarı yüzde 50 düşecek. Isınan denizler değişiyor ve sucul türleri karada yaşayan türlere oranla yaklaşık 10 kat daha hızlı göç atmaya itiyor. Süveyş Kanalı'ndan Akdeniz'e geçen yabancı türler ulaştıkları alanlarda yerleşme fırsatı buluyor ve bunların bazıları yerel türler üzerine istilacı özellik göstererek ekostemin dengesini bozuyor. Bu türler küçük ölçekli balıkçıların hedef türlerini avlaması nedeniyle balıkçıların av miktarının azalmasına ve av kompozisyonunun değişmesine neden oluyor. Bunun en güncel örneği aslan balığı. Daha az balık, balıkçıların denizde daha fazla zaman geçirmesi, eve daha az para