"Otoriter rejim"le "demokratik anayasa" çıkmaz

Yatırım, üretim ve istihdamdan yoksun; enflasyon, faiz ve döviz kıskacındaki ekonomide ülkeyi felâkete sürükleyip başta demokrasi, hukuk, temel hak ve hürriyetler olmak üzere her alanda karaya oturtan "iktidar cephesi"nce ortaya atılan "yeni anayasa" tartışması sürüyor.

Tesbit şu ki "sivil anayasa" perdesinde bir algı operasyonuyla gerçek gündemin gölgelenip ötelenmesi hedeflenmiş; buna zemin hazırlanıyor.

Aslında yürürlüğe girdiğinden bu yana 23 kez değiştirilen Anayasanın 177 maddesinden 96 maddesi tamamen, 38 maddesi kısmen Meclis'te geniş mutâbakatla değişmiş; değişmeyen sadece -iktidardakilerin de itiraz etmediği- 43 maddesi kalmış.

Bu açıdan bugün âcilen yapılması gereken "yeni anayasa" değil, Türkiye'yi tıkayıp çıkmaza iten "tek kişilik yönetim"in tasfiyesidir. Önceliğin buna verilmesi icâb ediyor.

"OTORİTER REJİM"İN TAHKİMİ ORTA OYUNU

Aslında "yeni anayasa"yla siyasetin ve milletin önünün açılması değil, iktidardakilerin ikrarıyla Türkiye'yi batıran "tek kişilik ucûbe"nin ikamesi olduğu iktidar mahfillerince de itiraf ediliyor.

Erdoğan'la görüşmesi sonrası "cumhur ittifakı' ilelebet devam edecektir" diyen Bahçeli "otoriter rejim'in süreceği"ni tekrarlarken iktidar partisi sözcülerinin tek kelime "parlamenter sistem"den söz etmeyip "yeni anayasada 'tek kişilik yönetim'in eksikliklerinin tartışılacağı"nı duyurmaları bunun tezâhürü.

Açıkça belli ki, ülkeyi iflâsın eşiğine getiren "Saray rejimi"nin "meşrulaştırılması" tezgâhı kuruluyor.

"Torba yasalar"ın apar topar dayatılmasında olduğu gibi, sivil toplumla istişare edilmeden, hukukçuların görüşü alınmadan, Meclis içi ve dışı muhalefetle müzâkere edilmeden, kamuoyu ile paylaşılıp geniş uzlaşmaya varılmadan "otoriter rejim"in tahkimi oyunu oynanıyor.

Meclis'teki muhalefet partilerinin uzlaştığı, yargı bölümünün de yer aldığı 60 maddelik geniş mutâbakatlı anayasa değişikliğini reddedip masayı deviren AKP'nin "yeni anayasa" arayışlarını gündeme sokmasının maksadı her haliyle sırıtıyor.