Ters kelepçeli "İsrail hassasiyeti"!

TESBİT

Seçim kampanyası sürecinde iktidar partisi mitinglerinde İsrail'le ticareti kınayan protestocuların derdest edilmesi seçimden sonra da devam etti, ediyor.

İstanbul Taksim'de "Filistin'e destek" eylemine katılan 43 eylemcinin önce ablukaya alınıp ardından polisin sert müdahalesiyle apar topar gözaltına alınması, AKP iktidarının "Filistin samimiyeti"ni bir defa daha sözkonusu etti. Başörtülü kızlara ters kelepçe takılması ile yetinilmeyip bazı protestocuların yere yatırılması ve tokat atılması benzeri fevkalâde kötü muamele kamuoyunda büyük tepki gördü.

İzni alınan, silâhsız, kavgasız, gürültüsüz bir anayasal ve yasal protestoya bu denli acımasızca davranılması için Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'nden ve "iktidar cephesi" mihraklarından yapılan yanıltmalar dikkat çekti.

İsrail'in Gazze zulmünü ve bu ülke ile ticareti kınayanlar İçişleri Bakanı'nca "devlet büyüklerine hakaret"le suçlandıı. Dahası,İsrail'in Filistin'e insani yardım götüren Türk Bayraklı Mavi Marmara sivil yardım gemisine uluslararası sularda yaptğı baskınla katlettiği şehidin kızlarına "iktidara iliştirilmiş yandaş medya"ca ve maaşlı trollerce "İsrail ajanı" iftirasının atılması.

Bu arada İsrail'e ihtiyacının yarısından fazlasını karşılayan gıda-sebze meyvenin yanısıra yüz binlerce ton silâh yapımında kullanılan demir-çeliği, barutu, çimentoyu, dikenli teli, silâh aksamı ve parçalarının sevkini sürdüren siyasi iktidarın İsrail'le ticareti kesmek bir yana, bu ticareti yapan şirketlere "ihracat teşviki" vermesi iktidardakilerin "İsrail hassasiyeti"ni su yüzüne çıkarıyor.

Ve özellikle "tek adam rejimi"nde Türkiye - İsrail ticaretinde tarihi rekor kırılırken AKP iktidarı "İsrail'le en çok anlaşma ve işbirliği yapan iktidar" olarak kayıtlara geçiyor.

VAZİYET

"İsrail destek" itirafı...

Aslında, önce inkâr ettikleri, ardından "Filistinlilere gidiyor" diye saptırdıkları, ancak Ticaret Bakanlığı'nın ve TÜİK'in resmi verileriyle tescillenen İsrail'le ticareti kesmeyen siyasi iktidarın tehevvürü gerçeğin dışa vurumu.

On üç bini çocuk otuz üç bin mâsum insanı hunharca katleden, hastaneleri, ekmek kuyruğundaki çocukları bombalayan İsrail'in zulmünü "meşrulaştıran", "katil - haydut devleti cüretlendiren" iktidardakilerin, seçim meydanlarında "İstanbul düşerse Gazze düşer!" sloganıyla Gazze'ye yardımı "adaylarının seçilmesi" şartına bağlamaları, hoyratça istimal ettikleri dini değerler gibi Gazze'yi de istismara kalkışmaları halka karşı İsrail söylemlerini havada bırakıyor. "İsrail'le ticareti kesin!" pankartlarına dahi tahammül edilemeyecek vartaya düşülmesi vaziyeti ele veriyor.

Nitekim "cumhur ittifakı"ndan bir adayın seçim propagandasında açık açık "zulme karşı elinizle, elinizle olmazsa dilinizle, dilinizle olmazsa kalbinizle buğz ediniz" hadisine atıfla acziyet ikrarı, iktidarın "İsrail'e tam gaz desteğe âdeta kendini mecbur bilen "çâresizliğinin" itirafı.