"Normalleşme" rafa kalkıyor

Siyasette alây-ı vâlâ ile başlatılan "yumuşama", "diyalog-normalleşme" atraksiyonunun birkaç hafta içinde tavsaması "otoriter rejim"le hiçbir demokratik normalleşme ve işbirliğinin olmayacağı gerçeğini tescil ettiriyor.

Öncelikle Meclis Başkanı'nın "yeni anayasa" turlarının "hukukun üstünlüğünü, yargının bağımsızlığını ve tarafsızlığını temin eden demokratik bir anayasa" için değil, 17 Nisan 2016'da 2.5 milyon geçersiz "mühürsüz oyun" kanunlara aykırı olarak "geçerli" sayıldığı referandumla ülkenin başına belâ edilen miadı dolmuş "tek adam yönetimi saltanatını sürdürmek" için olduğu her haliyle sırıtıyor.

Oysa propagandaya göre, "gereğini yapmak"la "tâlimatlı" "yandaş yorumcular"a göre "sandıktan çıkan mesajla siyasette kavgalara son verilecek, başta yeni anayasa olmak her iç ve dış konuda muhalefetin görüşü nazara alınacaktı...

ANTİDEMOKRATİK EMRİVAKİLERE DEVAM EDİLİYOR

Özellikle toplumu ayrıştıran, ötekileştiren kimlik ve tahrik siyaseti bitecek; önemli iç ve dış konularda ana muhalefete bilgi verilecek; başta "yeni anayasa" olmak üzere Saraydan Meclis'e sevk edilen yasa tasarılarında muhalefetin görüşleri nazara alınacak; kamplaşmaya, kutuplaştırmaya son verilecekti.

Ne var ki daha "yumuşama - normalleşme" iddiasının ilk haftasında verilen sözlerin ve muhalefetin taleplerinin aksine seçimlerde en üst seviyede söz verilen ve kamuda işe alımlarda liyâkatı berhava edip kayırma - partizanlık illetini azdıran mülâkatın kaldırılmasından cayıldığı resmen ikrar edildi. Cumhurbaşkanı ile Milli Eğitim Bakanı, milletin gözünün içine baka baka açıkça "mülâkatın gereğini" vurguladılar.

Bununla kalınmadı, bir yandan muhalefetin sesinin kısılmasını hedefleyen, her tarafa çekilebilecek muğlaklıklarla muallel "etki ajanlığı" Meclis'in gündemine dayatıldı.

SARAY SALTANATINI SÜRDÜRME KUMPASI

En çarpıcısı da muhalefetin bütün çağrılarına rağmen "Kobani davası"nın peşpeşe ağır cezalarla siyasi operasyonda kullanılması,

Bilhassa "Sinan Ateş davası iddianâmesi"ndeki çarpıklıkların perde arkasına dair istifhamlarla "Ayhan Bora Kaplan operasyonu"nda mide bulandıran "mafyaçete-ticaret-siyaset ilişkileri" devletteki çürümeyi açığa çıkarırken, tek bir önerisi nazara alınmayan muhalefetin dışlanması sözü edilen "yumuşamanormalleşme"yi lâfta bıraktı.