Müflis "saman siyaseti!"

VAZİYET

Politik polemiklerle siyasi iktidarın iflas eden "tarım politikası" da gürültüye getiriliyor...

"İktidar cephesi"nin ağır kayba uğradığı seçim sonrası ortaya atılan "yumuşama'-'normalleşme" iddialarıyla sadece Türkiye'nin demokrasi, hukuk ve ekonomideki çöküşü değil, ayyuka çıkan hırsızlıklar, yolsuzluklar, rüşvet, zimmet, çökme, tefecilik, tehdit ve şantaja dair ifşaatlar, "çetemafya, siyaset, bürokrasi" ilişkileri karambola getiriliyor.

Bilindiği gibi AKP iktidarında, "tek kişilik hükûmet"te hayvancılıkta canlı hayvandan kırmızı ete, sütten samana, yeme bütün tahıl ve hayvancılık ürünleri daha yüksek fiyatla ithal ediliyor. Tam da Kurban Bayramı öncesi 1 milyondan fazla başta angus cinsi sığır hayvanın ve her defasında 100 binlerce ton kımızı etin ithaliyle yabancı hayvancı zengin edilirken ithaliyle yerli besici iflas ettirilirken, tarım da aynı fiyaskolu ithal politikaları dayatılıyor.

İktidardakilerce her fırsatta "yerli ve milli tarım"dan dem vurulurken, bir zamanlar tahıl ve gıdada dünyada kendi kendine yeten yedi ülkeden biri olan "tarım ülkesi" Türkiye, buğdaydan arpaya, mısırdan mercimeğe, pirinçten kuru fasulyeye, nohuttan üzüme, ayçiçeğinden pamuğa, fındıktan çaya, patatesten kuru soğana hatta samana kadar ithal ediliyor. Brezilya, Şili, Arjantin, Fransa, Rusya, Ukrayna, Sri Lanka, Meksika, Hindistan, Güney Amerika ve Afrika'dan tarım ürünleri ithaline devam ediliyor. Gıdalar artık "Şili", "Gana", "Kanada" damgalı. Azerbaycan'dan kepeğin, Türkiye'de yetmişten fazla çeşidi yetişen soğanın ABD, Hindistan ve Çin'den ithali fecaati ortaya koyuyor.

Yurt dışından 1 milyon 800 bin ton buğday getirildiğinden Toprak Mahsulleri Ofisi'nin siloları ithal buğdayla dolmuş. Bu yüzden bile bile stratejik ürünlerin başında gelen ithal buğday fiyatlarını geç açıklayan Bakanlık, çiftçiyi âdeta tüccarın insafına terk etmiş.

İktidardakilerce her fırsatta "tarıma ayrılan kaynaklar"dan, finansmandan, bir dizi "büyük proje"den bahsediliyor. Ancak sonuçta, ithalat milyar dolarla artıyor. Tamamen ithalata dayalı "tarım politikaları"yla Türkiye'nin milyarlarca dolarla milyonlarca ton saman ithalatı, saman üretimindeki düşüşle aşırı kâr elde etmek isteyen "saman spekülatörleri"nin ortaya çıkması, tarımda üretimden yoksun müflis "saman politikası"nın resmen itirafı olarak kayıtlara geçiyor.

TESBİT

"Mango tarım politikası..."

Hatırlanacağı üzere Cumhurbaşkanı'ndan Tarım bakanlarına iktidar mahfillerinden sık sık Afrika ülkesi Sudan'da kiralanan toprakla Türkiye'nin tarım ürünlerindeki açığının karşılanacağından dem vuruldu. 2013 yılında bu ülkede tarımsal üretim yapmak üzere sözkonusu 7 milyon 805 bin dönüm tarım arazisinin 99 yıllığına kiralanmasına dair 2015 yılında ortak şirket kurulduğu, tarım arazisi arazilerde devletin yanısıra özel sektörün da tarımsal üretim yapacağı alây-ı vâlâ ile duyuruldu.

Hatta "hükümetin büyük destek verdiği bu projeyle, bu topraklarda ananas, mango, avokado, pepino, jambu, kanola, pamuk ve yağlı tohum gibi Türkiye'de yetişmeyen ya da üretim açığı olan tropikal tarım ürünlerinin ucuza yetiştirileceği açıklandı." (Murat Muratoğlu, sozcu.com.tr, 27.5.24)

Böylece yılladır propagandası yapılan, dönemin Tarım bakanlarının "vizyon meselesi" olarak övdükleri "Sudan'da tarım üretimi" propagandası da tam bir skandal olarak on yıl sonra fos çıktı.

Yapılan tesbitlere göre, yıllarca maaşları, huzur hakkı, ikramiyeleri, kira giderleri, git-gel masrafları ödenerek bir yığın masraf yapılan Türk Sudan Uluslararası Tarım ve Hayvancılık Anonim Şirketi 5 ay önce Resmi Gazete'de yayınlanan kararla tasfiye edilirken, mevzubahis şirketin genel müdürü "Sudan'ın istenen araziyi hiç devretmediğini söylemesi" çarpıklığı açığa çıkarıyor.