"Kontrollü 15 Temmuz"

Sekiz yıldır hâlâ devletin derin dehlizlerinde kalan "15 Temmuz" soruları bütün ağırlığıyla devam ediyor. Bir yığın soru cevapsız kaldığından şüpheler daha da katmerleniyor.

Cumhurbaşkanı, "15 Temmuz'a 'oyun', 'tiyatro', 'danışıklı-dövüş" diyenleri "çirkin iftira" atmak"la suçlayıp "kıyamete kadar affetmeyeceğiz" diye tehdit ediyor; lâkin "15 Temmuz'da Türkiye üzerine oynanmak istenen kanlı oyunun, tezgâhlanmak istenen büyük tiyatro"nun perde arkası sekiz yıldır özellikle iktidardakilerce kasten karanlıkta bırakılıyor.

"15 Temmuz" gerçekten bir "darbe girişimi" ya da "önceden haber alındığı halde bile bile önlenmemiş bir hâdise" mi; yoksa yüzlerce asker ve sivilin, yüz binlerce vatandaşın kıyım ve tasfiyesini "hedef" alan bir "tertip" ve "tezgâh" mı, bilinmiyor.

Ve "demokratik parlamenter sistem"in yerine "tek kişilik ucûbe otoriter rejim"e zemin hazırlayan bir "mizansen" olduğuna dair istifhamlar artıyor.

SORULAR HÂLÂ CEVAP BEKLİYOR...

Evvela "15 Temmuz"un "istihbaratı"nı aldığı halde dönemin MİT Müsteşarı'nın Cumhurbaşkanına cevap vermemesi, telefonlarına çıkmaması muamması duruyor. Bu husustaki sorular hâlâ cevap bekliyor.

Zira istifhamların başında Cumhurbaşkanı'nın 15 Temmuz'u "eniştesinden öğrenmesi", MİT Müsteşarının "ciddi bir ihbar sözkonusu, sizinle görüşmemi tamamlamayabilirim" dediği -o gece MİT'teki yemekte bir arada olduğu- devrin Diyanet İşleri Başkanı'nın "eşinden öğrenmesi" garabeti geliyor. (T24, 28.7.17)

Keza dönemin Başbakanı'nın "bilgiler ne bana, ne de Cumhurbaşkanına intikal etmedi. Müsteşar da o anda darbeyle ilgili bir şey söylemedi. Ben kendisine sordum, 'darbe oluyor, ne yapıyorsun' dedim, bana 'bir şey yok, normal, çalışıyoruz' dedi" ifadeleriyle şaşkınlığını bildiriyor. (Fikret Bila, Hürriyet 15 Temmuz eki)

Bu haliyle Putin'in danışmanlarından Alexandr Dugin'in 15 Temmuz istihbaratını Cumhurbaşkanı ile başbakana 14 Temmuz'da ilettiği haberi yeniden sorgulanıyor.

Gerçekten "15 Temmuz" emir komuta dahilinde yapıldıysa dönemin Genelkurmay Başkanı'nın neden yargılanmayıp "dere geçilirken at değiştirilmez" tuhaf gerekçesiyle göreve devam ettirildiği, sonra da Savunma Bakanı olarak atandığı; şâyet emir komuta dışı bir grupça hazırlanmışsa günlerce, hatta aylarca hazırlığı gereken böyle bir cunta yapılanmasından Genelkurmay'ın, askeri istihbaratın nasıl haberinin olmadığı soruları soruluyor.

Ancak en çarpığı, Meclis komisyonunda 142 saat süren 22 toplantıyla tamamlanan ve Komisyon Başkanı'nın özetini 26 Mayıs 2017'de açıkladığı, iki yıl basılmayan 652 sayfalık "TBMM 15 Temmuz Darbe Girişimi Araştırma Komisyonu Raporu"nun muhalefet şerhleri ve ekleriyle önce gizlenmesi, ardından tümüyle ortadan kaldırılıp kaybettirilmesi.