Belediyelerin yardımlarını engelleme

VAZİYET

Bilindiği gibi önce salgında ardından depremde muhalefete mensup belediyelerin deprem bölgesine gönderdikleri yardım ve bağışları bizzat merkezi hükûmetçe engellendi.

Mesela dönemin İçişleri Bakanı'nın imzasıyla 81 ile gönderilen genelgede "yerel yardım toplama kampanyalarına ilişkin yapılan uyarının ardından İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyeleri'nin bağış kampanyaları için açılan hesaplarına bloke konulduğu resmen duyuruldu.

Yine bu belediyelerin on ili kapsayan, bazı illerde mahallerin yüzde 70'ı - 90'ı yıkılan, gerçekte yüz binlerce insanın vefat ettiği deprem bölgesinde kurdukları çadır ve konteynır kentleri, gıda, su, ilâç, giyecek ve battaniye benzeri yardımlarına ilgili bakanlıklarca, valiliklerce mani olundu.

Her depremde vatandaşlara IBAN numarası verip âfeti para toplama kampanyasına dönüştüren ve toplanan yüz milyarlarca liralık "deprem paraları"nın nereye harcandığını hesâbını vermeyen siyasi iktidar, muhalefet belediyelerinin vatandaşlara yapacakları "yardım paraları"na el koyup bloke etti. Kurdukları sahra-seyyar hastaneleri, aşevlerini kapatmaya kalkıştı. Muhalefet belediyeleri çalıştırmamaya uğraştılar.

Ancak en çarpıcısı da sözkonusu muhalefet belediyelerinin hükûmetten kat kat düşük faizle kredilerini sağladığı, parasını verdiği projeleri aylarca, yıllarca Çevre ve Şehir Bakanlığı'nda, Cumhurbaşkanlığı'nda bekletildi, bekletiliyor.

Özetle, muhalefet belediyelerinin hizmetlerine, âfetzedelere yardımlarına, bütün gereklerini yerine getirdikleri bir tek "imza"ya kalan projelerine "tek kişilik hükûmet"çe engel olundu, olunuyor...

Bu bakımdan Cumhurbaşkanı'nın en son yine depremde her türlü yardımda yarışan muhalefet belediyelerini hedef alıp, "Hangi partiden olduğuna bakmaksızın tüm belediyelere bütçeden alması gerekenleri eksiksiz gönderdik" sözü de "şeytanı melek, meleği şeytan yapan" menfi siyasetin "mânânın zıddı lâfzı" olarak kayda geçiyor.

TESBİT

Hizmet projelerine takoz!

Cumhurbaşkanı'nın bütün belediyelere eşit olarak para gönderdik" ifadesinin içyüzünü Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş'ın tavzihi açığa çıkarıyor.

Bütün müracaatlarına rağmen kamu bankalarından hak ettikleri kredileri alamadıklarını, onaylanmış projelerin belediye meclislerinde bekletildiğini hatırlatan Yavaş, "hükümetin kendilerine eşit davranmayıp bile bile ayrımcılık yaptığını" olup bitenlerle belgeliyor.

Cumhurbaşkanı'nın "verdik" dediği paranın, yasal olarak bütün belediyelere taksim edilen bütçe payı olduğuna dikkat çeken Yavaş'ın, "Bu zaten Cumhurbaşkanının özel bir tasarrufunun olmadığı kanun gereği. Ancak muhalif belediyeler İller Bankası'ndan ne kadar kredi alabilmiş, kamu bankalarından bir kuruş alabilmiş mi" diye sorup "hiç alamadık" tesbitiyle cevaplaması gerçeği ortaya koyuyor.

Ayrıca çoğunluğu "iktidar cephesi"ne mensup Belediye Meclisi üyelerince bazı projelerinin engellendiğini kredisini buldukları halde sekiz aydır belediye meclisinde onaylanmayıp bekletilen arıtma projesini gösteriyor.

Ankara'daki otobüslerin yüzde 84'ün CNG ile çalıştığı ve CNG maliyetlerinin yüzde 1000'den fazla arttığında yakınarak belediyenin otobüs işletmecisi EGO'ya aylık zararının 262 milyon lira olmasına karşı, artan CNG (sıkılaştırılmış doğalgaz) maliyetlerinden dolayı Cumhurbaşkanı'na mektup yazarak vergi muafiyeti veya indirimle vatandaşların lehine düzenlenmesi talebine hiçbir cevabın verilmemesini misal veriyor.