"Anayasacılık" oyunu

"Otoriter rejim"in Türkiye'yi her yönüyle çıkmaza itip çökerttiği vartada ateşlenip alevlendirilen "yeni anayasa" tartışmasının perde arkası daha ilk haftasında açığa çıkıyor.

Cumhurbaşkanı'nın partinin genel merkezinde ana muhalefet lideriyle yaptığı "görüşme"ye "özel anlamlar" yükleyip gereğini yapmakla görevli "iktidara iliştirilmiş medya yorumcuları"nca yapılan "yumuşama dönemi" propagandasının da gündemi saptırma amaçlı olduğu daha baştan anlaşılıyor.

Daha bir yıl öncesine kadar demokratik muhalefetin "millet ittifakı" olarak keyfi ve kural tanımaz otoriterliğe karşı uzlaşarak birlik içinde demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü hâkim kılma hedefiyle belirledikleri "demokratikleşme yol haritası"na karşı "iktidar cephesi"nin "tek kişilik ucûbe yönetim"de ısrarlı olması bunun en bâriz göstergesi...

"OTORİTERLEŞME"NİN DAHA DA TAHKİMİ!

Tesbit şu ki, etkin ve katılımcı yasamayı; istikrarlı, şeffaf ve hesap verebilir yürütmeyi, bağımsız ve tarafsız bir yargıyı ve kuvvetler ayrılığının tesis edileceği demokratik, özgürlükçü ve âdil sistem"i esas alan "anayasa değişikliği ortak önerisi" ile hukukun üstünlüğünü, yolsuzluklarla mücadelede şeffaflık ve denetimi programlayan; ekonomiden sektörel politikalara, bilimden eğitime, dış politikadan savunmaya ve güvenliğe iki bin üç yüzden fazla hedef ve projenin ortaya konulduğu "ortak politikalar mutâbakatı"nı taahhüd eden muhalefetin "güçlendirilmiş parlamenter sistem"i inşa irâdesine karşı iktidardakiler "Saray rejimi"ni daha da tahkim peşinde.

AKP-MHP'nin "tek kişilik hükûmet"in yetkilerini kısmak, antidemokratik emrivakilerini kayıtlamak, tepeden uygulamalarını denetlemek ve dengelemek bir yana, tam tersine rejimi daha da "otoriterleştirmek" için didindiği açıkça görülüyor.

Bu bakımdan, mevcut Anayasadaki temel hak ve hürriyetleri berhava eden, Anayasanın "kararları yasama, yürütme ve yargı organlarını, idare makamlarını, gerçek ve tüzel kişileri bağlar" hükmüne rağmen yüksek AYM kararlarını göz göre göre uygulamayan, uyulması yine Anayasa ile taahhüt altına alınan AİHM'in "hak ihlâli kararları"nı resmen takmayan otoriter yönetimi idame peşindeki siyasetle "demokratik bir anayasa"nın yapılamayacağı ortada.

DEMOKRATİK İŞBİRLİĞİNİ ÖNLEMEK...