AB'nin demokrasi ve hukuk çağrısı

Türkiye'deki "tek adam rejimi"ne ilgi duyan Trump'un "Ben onu seviyorum o da beni seviyor" övgüsünde bulunduğu Cumhurbaşkanı'nın "ömür boyu koltukta kalması" ve "tek adam otoriter rejimi"nin tahkimi ve devamı çabasına karşı Ankara'dan hangi tâvizleri kopardığı bilinmiyor.

Öncelikle AB mahfillerinin, "Erdoğan - Trump görüşmesinin hemen ardından Türkiye'nin hızla ve tamamen demokratik normlardan koptuğu"na dikkat çekmeleri, başta Erdoğan'ın "teröristan" dediği ve "Türkiye'nin yanıbaşında asla izin vermeyeceğiz" restini çektiği PYDYPG'ye dair Amerikalılarla kapalı kapılar arkasındaki "gizli kirli pazarlıklı tavizleri" mevzubahis ediliyor.

Türkiye'nin iki buçuk milyar dolar ödediği ve yıllardır verilen sözlere rağmen hâlâ hangarlarda tutulan "S-400 hava savunma sistemlerini çalışamaz hale getirmesi" şartıyla Türkiye'nin 12 milyar harcayıp 1.5 milyar ödediği -Trump'un imzasıyla programından çıkarıldığı F-35 savaş uçaklarının satışının konuşulabileceği, "Amerika'nın düşmanlarıyla mücadele yaptırımlarının (CAATSA)" kaldırılması ve "Cumhurbaşkanı ile âilesinin Amerika ve yurtdışındaki mal varlığının araştırılması" şantajının kaldırılmasının konuşulabileceği haberlerinin uçurulması çarpıcı. (gazeteler, 21.3.25)

SİYASÎ OPERASYONLARA TEPKİ

Ancak tâvizlerin Suriye'ye ile kalmayacağı, başta Kıbrıs davası ve Türkiye ile KKTC'nin dışlandığı Doğu Akdeniz'deki petrol ve doğalgaz sondajları olmak üzere yine İsrail üzerinden İran'ı ifnayı hedef alacak hava harekâtı ve savaşta ABD ve İsrail'in yayında yer alması, en azından "tarafsız" kalmasıyla baskısıyla karşı karşıya kalacağı kaydediliyor.

Buna mukabil Avrupa Birliği'nin (AB) özellikle demokrasi ve hukuk dışı siyasî baskı ve operasyonlara karşı demokratik ve hürriyetçi tepkinin toplumda dalga dalga yayılıp demokratik dirence dönüşmesi üzerine peşpeşe verdiği mesajlar, olup bitenlerin arka plânını sorgulatıyor.

Silivri'de tutuklu bulunan ve görevden alınan Türkiye Belediyeler Birliği ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu için toplanan Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'nin (AKPM) Strazburg'da "acil prosedür"le yaptığı toplantıda 8'e karşı 90 oyla kabul ettiği karar tasarısında "İmamoğlu'nun siyasî sâiklerle tutuklandığı izlenimi verdiği ve derhal serbest bırakılması gerektiği"nin belirtilmesi oldukça önemli. (T24, 10.4.25)

Karar tasarısında "İmamoğlu'nun tutukluluğu, ceza soruşturması ve üniversite diplomasının iptaliyle cumhurbaşkanlığına aday olmasının engellendiği"nin ifade edilmesi, tutuklamalara dair "asılsız tüm suçlamaların düşürülmesi" ve "diploma iptalinin geri alınması" talebi kayda değer.

Keza AKPM'nin açıklamasında haksızlıklara ve hukuksuzluklara karşı yapılan protestolara yönelik "haksız gözaltı ve tutuklamaları, orantısız güç kullanımını ve göstericilere kötü muamele şiddetle kınanıp" barışçı toplanma ve ifade özgürlüğü haklarının ancak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde (AİHS) öngörülen belirli koşullar çerçevesinde kısıtlanabileceğini hatırlatıp, halkın iradesine aykırı endişe verici gelişmeler"e karşı iktidardakilere çağrıda bulunması ibret-i âlem.

"İKİ AVRUPA" TASNİFİNİ TEYİD...

Ayrıca 11-13 Nisan'da Antalya Diplomasi Forumu'na (ADF) katılan Avrupa Konseyi Genel Sekreteri Alain Berset'in "İfade ve basın özgürlüğü, barışçı toplanma hakkı ve âdil yargılanma hakkı da dâhil olmak üzere AİHS kapsamında korunan haklar demokratik güvenliğin temel taşını oluşturmaktadır ve tüm üye devletler için yasal olarak bağlayıcı yükümlülüklerdir" ifadelerini kullanıp Ankara'ya yapacağı ziyarette bu yükümlülüğün önemini vurgulayacağını ifadesi çarpıcı.