"15 Temmuz" neden hâlâ karanlıkta

"15 Temmuz"un devletin derin dehlizlerinde karartılmasına hâlâ devam ediliyor. Ne var ki yıllardır her fırsatta "15 Temmuz"u alabildiğine siyasette istimal eden "iktidar cephesi", "hâdise"nin perde arkasını aydınlanmasından fellik fellik kaçıyor.

Öncelikle durumu Cumhurbaşkanı ile Başbakan'a bildirmeyen Genelkurmay Başkanı ve MİT Müsteşarı'nın "tepeden tâlimat"la ifadeye gitmediği "Meclis Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu raporu"nun kaybedilmesiyle kalınmıyor; cevapsız yüzlerce soru hâlâ muallakta.

Bunların başında "darbe girişimi"ni önceden haber vermeyen, bu konuda hiçbir istihbaratı paylaşmayan ilgililerin yargılanması bir yana, ödüllendirilmeleri geliyor.

15 Temmuz günü öğle saatlerinde bir binbaşıdan ihbarı alan MİT Müsteşarı'nın Genelkurmay'a gidip bildirmesine ve tüm kuvvet komutanlıklarına 18.30'da iletilmesine rağmen, komuta kademesinin düğün ve yemeklere dağılıp saatlerce kalmaları, derdest edilip enterne edildikten sonra serbest bırakılmaları istifhamı sürüyor.

Akıncı Üssü davasına müşteki olarak müdahale eden emekli Korgeneral Mehmet Şanver'in "çıkıp konuşmalılar, bir değerlendirme hatası var; komutada karanlık noktalar var" ifadesi soru işâretlerini çoğaltıyor.

İSTİFHAMLAR DAHA DA DERİNLEŞİYOR...

Çarpıcı olan, üst düzey komutanların dikkat çektiği, sadece helikopterlerin uçuşunu yasaklamakla kalan Genelkurmay Başkanı'nın o gece "kışladan çıkmama" emrini vermemesi.

"15 Temmuz" davalarının tanığı dönemin Özel Kuvvetler Komutanı Korgeneral Zekai Aksakallı'nın "Silâhlı Kuvvetlerde kriz ve olağanüstü durumlarda ilk tedbir olarak erkenden 'personel kışlayı terk etmesin' emri verilir, birlik komutanları kışlalarında kalır, mesaiye devam edilir. Her zaman uygulanan bu temel kural 15 Temmuz'da uygulanmamıştır. Uygulansaydı, darbe girişimi daha başta açığa çıkar; kimse emrin dışına çıkamaz ve kargaşa olmazdı; 251 insanın can vermesine, iki bin vatandaşın yaralanmasına sebebiyet verilmezdi" sözleri, sürecin bile bile muallel hale getirildiğinin gösteriyor. (Milliyet, 21.9.18)

Keza Genelkurmay'ın saat 18 itibariyle "hiçbir uçağın kalkmasın, kışlalardan hiç bir askeri araçla silâh çıkmasın!" emrinin bütün askeri unsurlara iletilmesine karşı, olup bitenlerden habersiz bazı küçük askeri grupların sokağa sürülmesi de hâlâ anlaşılmış değil.

Yine dönemin Kara Havacılık Okulu Komutanı'nın mahkemede, "mürettebatın ifadeleriyle Genelkurmay Başkanı o gece Akıncı'ya geçişi emir-komuta içinde olmuş, VIP olarak ağırlanıp Çankaya Köşkü'ne VIP'le gitmiş; değilse serbest bırakıldı ya da kurtuldukurtarıldı, ama mürettebat tutuklu" yakınması da ortadaki istifhamlardan biri.

"15 TEMMUZ' BİLGİLERİ HÂLÂ SAKLANIYOR..."

Bu arada 15 Temmuz'dan on beş ay sonra "15 Temmuz' gerçek mânâda aydınlanırsa bugün 'kahraman' dediklerimizin aslında darbenin içinde olduğunu göreceğiz" diyen iktidar partisi eski milletvekili Şamil Tayyar'ın "Genelkurmay Başkanı o gece kararsız kaldı, taraf değiştirebilirdi" şüphesine ilişkin "Evet, Genelkurmay Başkanı'nın ilk aşamada ya Başbakan'ı ya da Cumhurbaşkanı'nı araması gerekirdi, ama aramadı; kafamdaki sorulara cevap arıyorum" sözleri hâlâ anlamını koruyor. (Kübra Par, Habertürk, 22.10.17)