Hac, hem farz bir ibadet hem de hikmetlerle dolu bir hâdisedir. Bu hikmetlerin başında; Müslümanların tanışması, kaynaşması, olup bitenlerden haberdar olması, İttihad-ı İslâm'ın fiilen gerçekleştirilmesi için adımlar atılması gelir. Bunun için de gerekli ortam sağlanmalı, huzurlu ve lezzetli bir haccın şartları hazırlanmalıdır. Rabbim lutfetti, hac
Hicrî yeni yıla girmiş bulunuyoruz. Hicrî 1444'e can u gönülden "Hoş geldin!" diyoruz. Bu yeni yıl, İslâm'ın inkişafının, İttihad-ı İslâm'ın, Müslümanların yüzünü güldüren gelişmelerin öncüsü ve habercisi olur inşallah Profesyonel gazeteciliğe başladığım 1979 Eylül'ü idi. Bir müddet sonra Hicrî 1400 geldi. Bu, tarihî bir hâdise idi. Yeni hicrî yüzy
Bizim yazıları bir çırpıda okuyanlar, bu yazıların yazılmasını da okunması gibi kolay zanneder. Ne var ki "bir çırpıda" okunan bu yazılar öyle zannedildiği gibi bir çırpıda yazılmıyor. 20 senedir konu olarak bekleyen ve demlenen yazılar var. Bazı konuların yazılması ise cidden çok zordur. İşte bu yazı da "zor yazılardan" biridir. Muhatabımız Müslüm
Günümüzde "Z Kuşağı" denilen neslin, daha doğrusu gençlik kesiminin büyük ekseriyetinde özgüven eksikliği var. Bunun temeli, aileye ve eğitim sistemine dayanmaktadır. Genç 30 yaşına gelmiş, aile sorumluluğundan uzak, evini çekip çevirmekten aciz. Sadece erkekler için değil, hanım taifesi için de durum aynı. Gelinlik kız olmuş, daha menemen yapmasın
Bizim kültürümüzde evli eşler "karı-koca" diye tabir edilir. Rabbimiz (C.C.) Kur'an-ı Azimüşşan'da evli çiftleri yekdiğerinin "elbisesi" olarak tavsif etmiştir. Bakara Suresi'nin 187. ayetinde, "Hünne libasü'l leküm ve entüm libasün lehünne" ifadesi geçer. Mealen şöyle buyrulmaktadır: "Onlar (hanım) sizin için birer elbise, siz de onlar için birer
Kitap yayıncılığı, yayıncılık tarihinin en sıkıntılı devresini yaşıyor. Dövize bağlı olarak kâğıt fiyatları füze hızıyla yükseliyor (Maalesef kâğıt ithal ediliyor. Zira ülkemizdeki bütün kâğıt fabrikaları önce özelleştirildi, fabrikaları alanlar da icabına baktı!) Matbaa ve diğer maliyet unsurları da artınca, haliyle bu kitaplara yansıyor. Öte yand
İslâm binasının temelini, "İslâm kardeşliği" ve "Sılâ-i Rahim bağı" teşkil eder. Bu sebeptendir ki, Sılâ-i Rahim'i yani akrabalık bağını kesmek "ekberü'l kebâir" günahlardandır. Yani, Allah'a şirk koşmak, masum insanı öldürmek kadar ağır bir suçtur, günahtır. Günümüzde İslâm toplumunun, İslâm ülkelerinin perişan hali gözler önünde. Bunun sebeplerin
Ahmet Haşim, "O Belde" şiirinde; "Melâli anlamayan nesle âşina değiliz" der. İşi gücü eğlenmek, keyfetmek olan nesil "melâl"i ne bilsin Şimdi eminim Z kuşağı "Melal ne" diyecektir. Belki de başlığımıza bakıp yazıyı okumayacaktır. Zira "hâl-i pürmelâlimiz"i anlamayacaktır. Öyleyse işe şu yeni neslin anlamadığı kelimelerden başlayalım: Melal: Hüzün,
Hayli zamandan beri bizim millete, yani, çiftçilere, esnafa, zanaat sahiplerine, tüccarlara, müteahhitlere, elhasıl para-pul ile iştigal eden herkese bir haller oldu. Mâkul kâr ve bereket unutuldu. Aşırı kazanç, fahiş kâr, köşeyi dönmek esas alındı. Bunun adı resmen "açgözlülük" ve ölçüsüzlüktür. Geçenlerde bir vatandaşın sosyal medya hesabında yaz
Gazetemizin 50. kuruluş yılı vesilesiyle kutlama programları devam ediyor. 25 Haziran'da Van'da idik. Van'a en son 1990'da bir araştırma için gitmiştim. Yaptığımız geniş araştırma sonradan "Güneydoğu Üzerine Oynanan Oyunlar ve Bediüzzaman'ın Mesajı" ismiyle kitaplaştı. Yaklaşık 32 yıl sonra tekrar Van'a gidecektim. Van, çok sevdiğim beldelerden bir
© 2016