Unutulan Unutturulan Farzlar: İslâm'da Tesettür

Tesettür, lügat mânâsı itibariyle; "Kapatıp gizlemek, örtünmek" demek. Bu kelime daha ziyade farz olan bir fiili ifade için kullanılmaktadır. Erkeklerde göbekle diz kapağı arasını kapatmak farzdır. Kadınlarda ise tesettür; namazda, başörtülerini takındıktan sonra el, yüz ve ayaklar müstesna vücudun bütün kısımlarını örten bir elbise ile bulunmak, evin dışına çıkıldığında ise çarşaf diye tâbir edilecek bir dış örtü ile o giyilen elbiseyi vücudun bütününü ve yüzü örtmektir. Erkekte farz olan tesettür göbek ile diz kapağı arasındaki kısmı kapatmak ise de İslâmî kıyafet şekli bütün vücudu sünnet-i seniyyede târif edildiği şekilde ve İslam tarihinde erkeklerin asırlardır giydikleri kıyafetlerle kapatmaktır. Tesettürsüzlük, İslâm kalesini tahrip eden bir hastalık olmuştur. Buna erkekler de dahildir. Müslüman kadınların vücutlarını açıkta bırakmaları nasıl haramsa ve nâhoş bir hareketse, Müslüman erkeklerin diz kapaklarını ve daha yukarısını açıkta bırakan kapri cinsi bir giyecekle dolaşmaları haramdır. Hem kendileri günah işlemekte hem de kendilerine bakanları günaha sevk etmektedirler. İffet timsali ninelerimiz, -karşı cins etkilenir diye- ergen gençlerin kısa kollu gömlek veya tişörtle dolaşmalarını da hoş görmezlerdi. Hanımlar için tesettürün en mükemmel şekli evinde bulunmaktır. Bu hususta Rabbimizin fermanına meâlen bakalım: "Ey Nebî (asm)'ın hanımları ve Müslüman hanımları! Hânelerinizde evlerinizde karar kılın oturun ve kendinizi süsleyerek sokakta erkekler içine karışıp câhiliye-i ûlâda olduğu gibi açılıp saçılmayın." (Ahzab Sûresi 33) pushfn('ads'); İnsanlık tarihinde, kadınlar hiçbir zaman günümüzde olduğu gibi açık-saçık kıyafetlerle dolaşmamışlardır. Yalnızca iki idareci, Nemrut ile Konstantin başörtüsünü yasaklamıştır. Ancak onların zamanında da kadınlar günümüzdeki gibi açık kıyafetlerle dolaşmazlardı. Tesettürle ilgili şer'i hükümler ve yaşayış şekli dört merhalede nâzil olmuştur. Birinci merhale yukarıdaki âyet-i kerimede belirtildiği üzere kadınların "evlerinde karar kılmaları" idi. İkinci merhalede; Nur Sûresi'nin 31. âyeti ile Cenab-ı Hak, kadınların yüz, boyun ve göğüslerinin de ziynet olduğunu ve bunların da örtülmesi gerektiğini emretti. Âyet-i kerimede meâlen şöyle buyrulmaktadır: "Ve (kadınlar) ziynetlerini izhâr etmesinler. Onlardan zâhir olanı müstesna. Ve başörtülerini yakaları üzerine sarkıtsınlar ve ziynetlerini açmasınlar." (Nur 31) Üçüncü merhalede; Ahzab Sûresi'nin 59. âyet-i kerimesi ile hanımların ne şekilde örtünmeleri gerektiği gayet net ve berrak şekilde ferman buyrulmuştur. Âyet-i kerime meâlen şöyledir: "Ya Muhammed! Zevcelerine ve kızlarına ve mü'minlerin zevcelerine söyle ki; sokağa çıktıklarında çarşaflarını üzerlerine örtsünler." (Ahzab 59) pushfn('ads'); Nazil olan bu "cilbab"