Yabancı sermaye niçin gelir

Türkiye, yeni yıla da zamlarla girdi. İktidar; her ne kadar, asgari ücretin 4 bin 253 liraya, en düşük emekli aylığının 2 bin 500 liraya çıkmasını, memur ve memur emeklisine yapılan zammın yüzde 30.5 olduğunu açıklasa da ekonomiyi toparlaması mümkün görünmüyor. Çünkü ekonomi yönetimine güveni yok halkın büyük çoğunluğunun. İşsizlik, hayat pahalılığı, yoksulluk vuruyor herkesi. Fakirlik önlenemiyor. Dahası var. İşi olan geniş bir kitle, sosyal güvenlikten yoksun, sigortasız çalıştırılıyor. Bu kayıt dışı istihdam, hem çalışanları mağdur ediyor, güvencesiz bırakıyor, geleceğini karartıyor hem de devlet açısından vergi geliri kaybına sebep oluyor. Elektrik, doğalgaz ve akaryakıt fiyatlarına gelen zamlar hem doğrudan ısınmaya, barınmaya, mutfağa yansıyacağı hem üretim maliyetlerini artıracağı hem de nakliyeyi daha pahalı hale getireceğinden, yoksulluğu, hayat pahalılığını daha da artıracak. Bunun da yükünü en fazla emekçiler, köylüler, çiftçiler, işsizler, emekliler, yoksullar, kısacası geniş halk kitleleri çekecekler. Türkiye'nin iç bünyesindeki eşitsizliklerin, ekonomideki ve siyasetteki yapısal sorunların, yanlış iktisat politikalarının bedelini çok daha ağır biçimde ödemeyi sürdürecekler. Küresel rekabetin yarattığı acımasız ortam da yine en fazla emekçileri vuracak. Emek daha çok baskılanacak, ulusal gelirden aldığı pay daha fazla azalacak, gelir dağılımındaki adaletsizlik daha da derinleşecek. Zaten yıllardır budanan sosyal devlet, iyice budanacak. ATATÜRK UYARMIŞTI İktidar, bu koşullarda Türkiye'ye döviz girişini artırmak, yabancı sermaye çekmek için her yolu deniyor. Diplomatik ilişkilerimizin yakın zamana dek hayli gergin olduğu Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan'la normalleşme çabaları da bunun bir parçası, ABD'ye ve Avrupa başkentlerine verilen ılımlı mesajlar