İktidar ve anayasa değişikliği

İktidar, seçimlerin hemen ardından, her zaman olduğu gibi, yeni bir anayasa yapma isteğini gündeme getirdi. Bu konuda, hiçbir siyasal ağırlıkları, toplumsal karşılıkları ve seçmen tabanları olmadığı halde, CHP'nin kendi listelerinden TBMM'ye cömertçe taşıdığı sağcı partilerden de hemen destek aldı. İşin daha vahimi, CHP de iktidara bu konuda kapıları baştan kapatmadı. İktidarın önerisini usulden ve esastan reddetmedi. Müzakereye açık olduğunu açıkladı.İktidarın hem TBMM'de çoğunluğu alması hem de cumhurbaşkanlığını kazanması, ona yeni bir anayasa yapma konusunda cesaret veriyor şüphesiz. Yani cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin kendi anayasasını yapmak istiyor. Meclis, kurucu meclis olmadığı halde, iktidar kendinde bu hakkı görüyor, muhalefeti de ikna etmeye çalışıyor.Muhalefet ise şunu unutuyor. İktidarın, en azından 360 milletvekili bulmak için, CHP'ye çok da gereksinimi yok. Kendi sayısal gücüne, CHP'nin TBMM'ye taşıdıklarını da katar, hatta İYİ Parti ve Yeşil Sol Parti içinden de destek bulabilir. Bu destek güçlü olursa 400'ü bile bulur. TBMM içinde gerekli değişikliği yapabilir. Sayısal olarak mümkün.Gelelim anayasanın ideolojik özüne, siyasal, toplumsal, sınıfsal boyutuna. Şurası kesin: Cumhuriyet tarihinin en tutucu, en bağnaz, en sağcı TBMM aritmetiği söz konusu. CHP'nin hem sandalye sayısı hem fazlasıyla sağa kaymış olan siyasal duruşu hem de parti içi tartışmalarla tükenen enerjisi, etkili bir muhalefet yapmasını da önleyecek. Bu da iktidarın elini rahatlatacak.İktidar blokunun önerdiği yeni anayasanın, mevcut siyasal, toplumsal, ideolojik, sınıfsal, ekonomik, kültürel iklimin ürünü olacağı; iktidarın anayasa uzmanları, hukukçuları tarafından kaleme alınacağı düşünüldüğünde yönelimi hakkında tahminlerde bulunmak da zor değil.Türkiye, yıllardır şu gerçeği görememiştir: Cumhurbaşkanının seçilme biçimiyle, yetkilerinin kapsamı, çokluğu arasında her zaman doğrudan bağ olmayabilir. Bazı durumlarda parlamentonun seçtiği cumhurbaşkanı, halkın seçtiği cumhurbaşkanından