Seçimler, dış politika ve küresel rekabet

Türkiye'nin Rusya'yla yaptığı en büyük yatırım olan Mersin Akkuyu'daki nükleer santralın ilk nükleer yakıt getirme töreni önceki gün yapıldı. 2028 yılına dek santraldaki tüm birimlerin hizmete girmesiyle Türkiye, elektrik tüketiminin yüzde 10'unu bu tesisten karşılayacak. Konu enerji boyutu yanında iktisadi, siyasi, diplomatik, stratejik yönleriyle de önemli. Dış politikayı, ulusal güvenliği doğrudan etkiliyor. Bu nedenle, dış politikaya ilişkin birkaç noktanın altını çizmekte yarar var.Çünkü son yıllarda dış politika, fazlasıyla iç politikaya göre şekillendi, içeride oy tahkimatı yapmak için kullanıldı. Sonuçta Suudi Arabistan'la, Mısır'la, Birleşik Arap Emirlikleri'yle, Suriye'yle, İsrail'le yaşanan sorunlarda, ABD, Rusya ve Avrupa'yla yaşanan gerilimlerde bir kez daha görüldü ki hem keskin U dönüşleri yapılıyor hem de devlet kapasitesinin üzerinde atılan adımlar, söylenen sözler karşılık bulmuyor. Tersine hüsranla sonuçlanıyor. Çünkü dış politikada liderlerin, dışişleri bakanlarının, sözcülerin yaptıkları açıklamalar başkadır, gerçekler, çıkarlar, kapalı kapılar ardında, baş başa yapılan görüşmelerde verilen sözler başkadır.Çünkü dış politikada bir konuda haklı olduğumuza, kendimizin ve dostlarımızın inanması yetmez. Dünyaya, hem kendi haklılığımızı anlatmak hem de rakibimizin, muhatabımızın, haksız olduğunu anlatmak gerekir. Bunun için de iktisadi, siyasi, askeri, endüstriyel, bilimsel, teknolojik anlamda güçlü olmak zorunludur. Dahası, çok nitelikli diplomatlara, çok yetkin dışişleri bakanlarına sahip olmak şarttır. Akıl, bilgi ve deneyim yoksa diplomaside başarı gelmez.Çünkü dış politikada sorunlara kısa vadeli hesaplarla bakılmaz. Ulusal çıkarlar gözetilirken uzun vadeli hesaplar yapılır. Acele edilmez. Sabırlı davranılır.Çünkü dış politika, iç siyasette kitleleri coşturacak, onların desteğini alacak sözlerle yapılmaz.