Fıtrat, kader ve kapitalizm

Yine bir maden faciası yaşadık, yine madencilerimiz öldü, yine bir facia "kader" denilerek açıklandı. Oysa bu durum fıtrat veya kader denilerek izah edilemez. Doğrudan kapitalizmle, vahşi kapitalizmle, sermayenin sınırsız tahakkümüyle, hukuksuzlukla, siyasetin finansmanıyla, denetimsizlikle, özelleştirmeyle, yolsuzlukla, taşeronlaştırmayla, akıl ve bilimin dışlanmasıyla açıklanabilir. Çünkü toplumsal, siyasal, ekonomik hayatta ideolojik olmayan, sınıfsal olmayan hiçbir şey yoktur. Hemen soralım.Dünyada pek çok ülke, maden ocaklarından kömür çıkarırken, niçin Türkiye, maden kazalarında ve madenci ölümlerinde ilk sıralarda yer almaktadır Türkiye niçin, enerji politikasında bütüncül bir bakış açısına, uzun vadeli stratejilere, kaynak ülke ve hammadde çeşitliliğine sahip olmaktan uzaktır Niçin işçilerimiz, gözünü kâr hırsı bürümüş patronların insafına terk edilmiş, gerekli önlemler alınmadan, denetimler yapılmadan madene gönderilmiştir Bu soruların yanıtı açıktır. Sorun ideolojik olduğu gibi, çözüm de ideolojiktir. Siyasi partilerin görevi, toplumu siyasallaştırmak olduğu kadar, siyaseti de toplumsallaştırmaktır. O nedenle madenlerdeki faciaların, madenci ölümlerinin, geniş ölçekte iş kazaları ve işçi ölümlerinin üzerine gitmek, takipçisi olmak, gündemde tutmak, unutulmasını engellemek, siyasetin görevidir. İlgili meslek odalarının, sendikaların, demokratik kitle örgütlerinin, bilim insanlarının da desteğiyle, bu soruna kesin çözüm üretilmesi