Deprem ve ahlak

Arkadaşımız Murat Ağırel ortaya çıkardı, Kızılay'ın hem de depremden hemen sonra, çadır sattığını. Arkadaşımız Barış Terkoğlu yazdı, Meksika'dan depremzedelere yardım etmek için gelen arama kurtarma ekibinin başlarına silah dayandığını, araç gereçlerinin çalındığını. Bunlar yetmezmiş gibi, bilim uzmanlarının tüm uyarılarına, itirazlarına karşın, deprem bölgelerinde, hem de binaların yıkıldığı yerlerde, üstelik artçı sarsıntılar sürerken yeni inşaatlar için iş makineleri çalışmaya başladı.Tüm bunlar, sadece binaların değil, ahlakın da çöktüğünü gösteren örnekler.Millet bir yandan dostluğun, dayanışmanın, özverinin, cömertliğin en güzel, en soylu, en seçkin örneklerini verirken, genel başkanının gözüne girmek isteyen milletvekili, bir kez daha aday olmak için yanıp tutuşan belediye başkanı, seçimlere hazırlanan siyaset esnafı yalancılıkta, riyakârlıkta, şarlatanlıkta sınır tanımıyor.Sözcü gazetesinden meslektaşımız Sultan Uçar'dan öğrendik, 208 üniversitesi olan ülkemizde 5 jeofizik mühendisliği bölümü, 9 jeoloji mühendisliği bölümü olduğunu (15.02.2023). Bilimi; kamucu olmaktan, halkçı olmaktan çıkarıp, piyasanın emrine veren, öyle olduğu için de fizik, kimya, biyoloji, matematik gibi temel bilimleri küçümseyen, üniversiteyi işletme, öğretim üyesini pazarlamacı, öğrenciyi müşteri olarak gören anlayışın eseri bu. Maalesef bu anlayışın numaracı cumhuriyetçilerden din tacirlerine, inanç hortumcularından iman bankerlerine, etnikçilerden mezhepçilere, NATO milliyetçilerinden dönek solculara, liberal demokratlardan sosyal demokratlara dek geniş bir yelpazede destekçisi çok.O yüzden, deprem öncesinde gerekli önlemleri almakta zorlanıyor Türkiye. Ekonomik bunalımlardan doğal afetlere dek, hemen her alanda yaşanan krizlere