43 yılın ardından 12 Eylül

Her darbe sadece demokrasiyi değil toplumu da yaralıyor. Bu haliyle her darbe öncesi ve sonrasıyla tarihçilerin ve siyasilerin ilgi alanına giriyor. Ancak yakın tarihe dair çalışma eksikliği de ne yazık ki giderilemiyor. 43 yılın ardından 12 Eylül darbesinin sebep ve sonuçları üzerine yeterli çalışma yapılmadığını düşünüyorum. Bu konuda ciddi bir kitap da yazılmış değil! Üstelik bu konuda her geçen gün yeni belgeler gün ışığına çıkarken, tanıkların çoğunluğu hayattayken en azından bir sözlü tarih çalışması mutlaka kayıtlara geçirilmeli. BBC Türkçe Bilgi Edinme Yasası kapsamında 2011'de yapılan bir başvuru üzerine gizliliği kaldırılan ABD Dışişleri Bakanlığı belgelerini 2018'de haberleştirmişti. İlk kez kamuoyuna açıklanan bu belgelerden birisi de ABD'nin İstanbul Başkonsolosu Robert Houghton'a ait. Houghton askeri darbeden iki hafta sonra yolladığı gizli diplomatik notta; iş dünyasının birçok üyesinin terör ve belirsizlik ortamının geçmiş olmasından dolayı neredeyse havalara uçtuklarını yazıyor. BBC Türkçe'nin ulaştığı 10 adet yazışmada ABD'li diplomatların "Askeri liderleri iyi tanıyoruz endişelenmeye gerek yok Terör tehdidi Türkler için azaldı ama ABD için sürüyor" yorumları yer alıyor."İş adamları havaya uçuyor" notunun altında Erol Sabancı'nın darbeden kısa süre önce kendilerine anlattıkları aktarılarak şöyle deniyor: "Adana yakınlarındaki fabrikalarından birinde radikal solcular, genel müdürün odasındaki Atatürk portresinin altına 'Kapitalizmin Uşağı' yazılı bir pankart asmışlar. Bu pankart, yönetim kademesindeki hemen herkes, çalışanların büyük çoğunluğu, kolluk kuvvetleri gibi birçok kişi için hakaret niteliği taşıyor olmasına karşın hiç kimse bu pankartı kaldıramamış. Yöneticiler, radikal işçi liderlerinden tepki görmekten -hatta öldürülmekten- korkuyorlarmış, işçiler radikal liderleri tarafından sindirilmiş. Kolluk kuvvetleri de harekete geçerlerse Ankara'dan destek alıp alamayacaklarından emin olamıyormuş. 12 Eylül gününe kadar hiçbir şey yapılamamış ve o gün bu pankart kaldırılmış."Houghton 27 Eylül 1980 tarihinde Washington'daki ABD Dışişleri Bakanlığı ve ilgili diplomatik temsilciliklere gönderdiği "Özel" ibareli yazışmada görüştükleri kişilerin genel olarak darbeyi onaylar bir tavır içinde olduğunu ve şiddet olaylarında kayda değer bir azalma görüldüğünü belirtiyor.12 Eylül başta olmak üzere darbelerin araştırılması konusunun altını çizerken, darbelerle ilgili yeni belgeleri kapsayan, daha geniş, derinlikli belgesel, film, kitap çalışmalarının sayılarının artması gerektiğini de özellikle vurgulamak istiyorum. CHP ŞÖYLE BİR CANLANSA "Sanki bünyevî bir bedbinlik, 'olmuyor... olmuyor' havası, bir sihir gibi talihsiz CHP'nin yakasına yapışmıştır ve onu bırakmamaktadır. Bu, elbette ki yüksek kademeleri işgal eden zatı şeriflerin gerçek bir canlılıktan, hayatiyetten, aşk ve imandan mahrum bulunmalarıyla yakından alakalıdır. (...) CHP'nin bayrağı açıldığı gün, yürümek istediğimiz yolda mesafe alışımız inanılmaz derecede sürat kazanacaktır. İş, o bayrağı açacak rüzgârı yaratmaktır.""Bilir misiniz ki, CHP şöyle bir canlansa, adam olsa, bu memleketin, bu milletin, hükûmetin ve kendi genel başkanlarının karşı karşıya bulunduğu güçlükler yarı yarıya kaybolur."Bilin bakalım bu satırlar kaç yıl önce yazılmış. Tam tamına 60 yıl önceye 1963'e ait olan bu yazı İsmet İnönü'nün damadı Metin Toker'in çıkardığı Akis Dergisi'nden1954 yılında yayına başlayan Akis Dergisi demokratlar ve halkçılar kavgasının çok önemli bir ayağını oluşturuyor Dergi 27 Mayıs 1960 darbesinden bir ay önce kapatılmış. Bundan sonraki sayısı üzerine bir çarpı işareti atılmış olan "sabık Başbakan" Adnan Menderes kapağı ile çıkıyor. Derginin 1963 Ocak sayısında Menderes için