Düşünce tarzını değiştirmek

"Sorunlarımızı, onları yaratan düşünce tarzımızı kullanarak çözemeyiz."Albert Einstein (1879-1955) "21. yüzyılın düşünce ve duygu biçimi, zeitgeist, "postmodernizm" ile ifade edilir. Akademik dünyanın başat felsefe olarak benimsediği postmodernizm, hakikat diye bir şeyin olmadığını, "hakikat" denilen şeyin beyaz Avrupalı erkeklerin yıllar yılı başarıyla dayattıkları "tasavvur"larından ibaret olduğunu iddia eder. Postmodernist anlayışa göre, bir vakıanın diğer bir vakıadan daha değerli olduğu söylemi, elitistseçkinci bir söylemdir; zira tek bir hakikat yoktur ve münevverlerinentelijensiyanın hakikatin peşinden koşuyor olmaları demode bir faaliyetten ibarettirBize gelince Solunum yolları hastalıkları ile hava kirliliği arasında ilişki kuramayan yeni kentlilere benziyoruz. Hepimiz şikâyetçiyiz. Hepimiz çocuklarımızın geleceğini kurtarmak telâşındayız. Ancak meğerki atmosfere çökmüş asılı kalan zehirli pusun mahiyetini doğru teşhis edelim, meselelerimizi çözümleyemeyecek, ülkemiz düşünce dünyasını teslim almış gibi duran ölü toprağını üzerimizden atamayacağız" Alev Alatlı hocam hayatta olsaydı bu seçim sonuçlarına yorumunun, yukarıda alıntıladığım, Türkiye eğitimini analiz ettiği ve bir ekip ile birlikte yazdığı, bana da sende dursun diye gönderdiği "Eğitim Raporu"nun girişindeki bu paragraflara yakın olacağına eminim. Şimdi soğukkanlı bir şekilde ve ciddiyetle " mış" gibi yapmadan analizler yapmak zorundayız. Elbette şahsi pek çok gözlem ve yorumum var. Ders çıkarılması gereken çok şey var. 22 yıldır Türkiye'yi yöneten bir parti olarak bu ders ve ödevleri çok hızla anlayıp gereğini yapacağımıza eminim. Bu seçimin siyasi sonuçları olacak. Bu siyasi sonuçlara hazırlıklı olmak ve önceden yapageldiğimiz şeyleri yaparak değil, tam tersi ezber bozarak bu sürecin daha kolay yönetileceği inancındayım. Ki iktidar olduğu ilk günden bu yana ezber bozmak konusunda çok mahir bir parti olduğumuzun altını çizeyim. Yeter ki kalenin içten fethedilmesine fırsat vermeyelim. Bu seçimde vatandaş hükümeti değil il ve ilçe yönetimlerini oyladı. Ekonominin sebep olduğu sorunlar ve emeklilerin hoşnutsuzlukları büyüktü ama seçmen de bu konuların belediyelerle ilgili olmadığını, hükümetin sorumluluğunda olduğunu biliyordu. AK Parti seçmeni sandığa gitmeyerek tepkisini ortaya koydu. Ancak bu tepki tek bir etkene bağlı değildi. Bazı yerde adaya, bazı yerde bölgesel sorunlara, bazı yerde de değişimi önleyen devam edegelen sisteme itiraz etti. Her bir ili ayrı ayrı değerlendirmek gerekir. Adıyaman'ı kaybettiren, Urfa'yı kaybettiren ve Balıkesir'i ve hatta ilçe ilçe İstanbul'u kaybettiren dinamikleri farklı değerlendirmek gerekiyor. Topyekûn bir genelleme bizi yanıltır. Diğer taraftan muhalefetin kavga ediyor görünüp birleşmesi ve seçmeni dayanaksız ithamlarla yanlış yönlendiren aktörler sahadaydı. CHP ezber bozdu, kampanyasını mahallelerde başörtülü kadınlarla yürüttü. Böylece birçok eve girme imkânı buldu. "Bize oy vermiyorsanız YRP oy verin" diye seçmeni ikna etmeye çalışan bu kadınlardı. Mütedeyyin kadınların desteği bu sefer CHP-YRP'ye kaydı. Seçim esnasında ters bir kampanya da yürütüldü. AK Parti'nin kadın yöneticilerinden Özlem Zengin sürekli linçe uğratıldı. Özlem, başörtü mücadelesinin, dik durmanın, fikrinden taviz vermemenin ve teşkilatın her aşamasında yaptığı görevlerle AK Parti'ye emek veren kadınların sembolüydü. Bu sembolü yıpratmayı, muhalefet, dini taassubu olan grupları kullanarak başardı. Ne yazık ki Parti'nin erkek yöneticileri az bir istisna dışında buna sessiz kaldı. Özlem Zengin'e yapılan her saldırı, kentli dindar kadını aynı zamanda AK Parti'den de uzaklaştırma amacı taşıyor. Ona yapılan eleştiri değil, yalan ve iftiralarla bir tür infaz girişimidir. Tam da girişte alıntıladığım gibi hakikat önemini kaybediyor. Yalan, hakikatin yerini alıyor. Kaleyi içerden fethetmeye çalışanlara tam da bu noktada geçit vermemek gerekiyor. AK Parti kuruluşundan itibaren 17 seçim kazandı. Pek çoğunda sahaya çıkmış, çalışmış, gözlem yapmış birisiyim. Sahada, seçmenin kalbindeki yerinizi anlıyorsunuz. Bu seçimde bu yerin darbe aldığını gördüm. Gönül bağı kopmuş değil ama kırgın seçmen. Bu dönemde "Ben söylemiştim" diye cümleye başlayanlara, suyun üzerine çıkmaya çalışanlara itibar etmeyip çağı ve toplumu anlayan analizlere itibar etmeli. "O suçlu", "bu suçlu" diyenlerle bu kırgınlık tamir edilemez.Seçmen aynı zamanda AK Parti ekibinin, kuruluştan bu yana geldiği yere